Zeugma Antik Kenti | Türkiye Antik Kentler 2
Bu yazıda Zeugma Antik Kenti ve Zeugma Mozaikleri anlatılmaya çalışılmıştır. Bir önce ki yazım Milet Antik Kenti‘ni anlatmaktadır.
Yazı çeşitli akademik kaynaklar üzerinden hazırlanmıştır. Yazının sonunda kaynaklar belirtilmektedir. Bölüm dersi için hazırlanan bu yazı, ödevi hazırlayanın izni olmadan kopyalanamaz. Çünkü bu yazı dersin ödevidir ve öğreticisinin izni ile paylaşılmaktadır. Eğer daha fazla bilgiye ulaşmak isterseniz lütfen kaynakça kısmına ve diğer akademik kaynaklara göz atınız.
Buradaki bazı mozaik görselleri pandemi döneminde Zeugma’nın resmi internet sitesinden paylaşılan sanal müze (şu an aktif değil) aracılığı ile alınmıştır. Diğer görsellere kaynakları belirtilerek paylaşılmıştır, ayrıca Zeugma sitesinden alınan görsellerin de aynı şekilde altına yazılmıştır. Zeugma’nın orijinal sitesine ulaşmak için tıklayınız.
Bu yazı ve görseller yazarın izni olmadan kopyalanmaz. İzin almayı ve kaynak kullanmayı unutmayınız.
Zeugma Antik Kenti Hakkında
Zeugma Nerede? Zeugma’nın Tarihi Adları ve Stratejik Önemi
Belkıs/Zeugma Antik Kenti, Gaziantep’in Nizip İlçesi’nde, Fırat Nehri’nin kıyısında konumlanmış bir antik kenttir. İşte bu antik kenti tanıtan bilgiler:
- Konumu ve Stratejik Önemi:
- Belkıs/Zeugma Antik Kenti, Fırat Nehri’nin kıyısında, Gaziantep’in Nizip İlçesi sınırları içinde yer alır.
- Fırat Nehri’nin bu bölgede geçilebilir en sığ yerinde bulunması, kenti askeri ve ticari açıdan stratejik bir konuma getirmiştir.
- Toprak ve Alan:
- Kent, yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur.
- Zengin toprakları ve stratejik konumu nedeniyle ticaretin ve tarımın gelişmesine olanak sağlamıştır.
- Nüfus ve Önemi:
- Belkıs/Zeugma Antik Kenti, döneminde 80 bin nüfusa sahip olmasıyla bilinir.
- Bu büyük nüfusuyla, o dönemin en büyük kentlerinden biri olarak öne çıkar.
- Tarihi Adları:
- Kent, tarih boyunca değişik dönemlerde farklı isimlerle anılmıştır.
- “Belkıs” adı da bu antik kente verilen isimlerden biridir.
Belkıs/Zeugma Antik Kenti, zengin tarihi, stratejik konumu ve büyük nüfusuyla döneminde önemli bir yerleşim yeriydi. Aynı zamanda arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkan kalıntıları, bölgedeki tarih ve kültür açısından önemli bir miras olarak kabul edilmektedir.
Belkıs/Zeugma Antik Kenti çevresindeki arkeolojik çalışmalar, bölgenin tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Belkıs Köyü Doğusu’nda bulunan Tunç Çağı Mezarlığı (Nekropolis), M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan geçmişi ile bölgenin antik tarihini aydınlatan önemli bir arkeolojik alandır. (Ayhan Kahrıman, Ankara Üniversitesi, Tarih Bölümü)
Bu mezarlık, bölgedeki yerleşimin tarih öncesi dönemlerde başladığını gösteren bir kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, Helenistik Dönem’de Belkıs/Zeugma Antik Kenti’nin iki karşılıklı kenti olarak kurulduğu belirtilmektedir. Bu dönemde Helenistik kültür ve etkileşim, bölgenin önemli bir yerleşim yeri olmasına katkıda bulunmuştur.
Belkıs/Zeugma’nın tarih öncesi ve Helenistik dönemlere uzanan zengin geçmişi, arkeologlar ve tarihçiler için değerli bir kaynak oluşturmakta, yapılan kazılar ve araştırmalarla antik kent ve çevresinin tarihi detayları ortaya çıkarılmaktadır.
Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Selevkos Nikator adıyla anılan komutan, M.Ö. 300 yılında Fırat Nehri’ne kendi adını ekleyerek burada Selevkos Euphrates (Fırat’ın Silifkesi) adında bir şehir kurar. Daha sonra M.Ö. 1. yüzyılda, şehir Roma’nın hakimiyetine girer ve bu değişiklikle birlikte ismi, köprü veya geçit anlamına gelen ve dünya genelinde tanınan “Zeugma” olarak değişir.
Roma İmparatorluğu’nun 4. Skitia Lejyon Garnizonu’nun bölgeye yerleştirilmesi ve ticaretin artmasıyla Zeugma, kısa sürede 80 bin nüfusa ulaşır. Bu dönemde Fırat Nehri manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir. 80 bin kişilik nüfus, Zeugma’yı dünyanın en büyük şehirlerinden biri haline getirir.
Örneğin, Zeugma, Antiokheia ve İskenderiye’den daha küçük olmasına rağmen, Atina ile aynı büyüklükteydi. Ayrıca, Pompei ve şu anda dev bir metropol olan Londra’dan birkaç kat daha büyüktü.
Ünlü coğrafyacı Strabon, Hellenistik dönemde Selevkos Nikator’un hükümetinde Zeugma’da önemli inşaat faaliyetleri olduğunu belirtir. Kentteki Akropolün üzerine kader tanrıçası Thyke’nin bir tapınağı inşa edilmiştir ve bu tapınak hala yerin altındadır. Zeugma Antik Kenti, kendi şehir sikkelerini basan Roma kentlerinden biriydi. Sikkenin bir yüzüne Thyke tapınağı, diğer yüzüne ise güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi basılmıştır.
MS 16. Yüzyılda günümüzdeki adıyla Belkıs Köyü kuruldu.
Zeugma Antik Kenti Kazı Tarihçesi
Zeugma’da 1987 yılında Gaziantep Müzesi tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazısının ardından, daha kapsamlı kazı çalışmaları 1992 yılında yine Gaziantep Müzesi tarafından başlatılmıştır. 1993 yılındaki çalışmalar, Birecik Barajı’nın inşası nedeniyle kentteki Roma konutlarının araştırılması amacını taşımaktadır ve bu çalışma Gaziantep Müzesi ile D. Kennedy tarafından yönetilmiştir. 1994 yılındaki çalışmalar, bir önceki yılın devamı niteliğindedir ve ayrıca kentin güneydoğusundaki Nekropolde de araştırmalar yapılmıştır. (Mesut Dilaver, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensititüsü, Klasik Arkeoloji Bölümü, s. 5)
1995 yılındaki araştırmalar, Dr. Catherine Abadie-Reynal ve ekibinin Gaziantep Müzesi ile birlikte yürüttüğü yüzey araştırması şeklinde gerçekleşmiştir. 1996 yılındaki çalışmalar, Fransız kazı ekibi ile birlikte Fırat’ın batısında kalan Roma Hamam kompleksinde gerçekleşmiş, kentin çeşitli yerlerinde kent surları incelenmiş ve Roma konutları araştırmaları Dionysos Villasında devam etmiştir. 1997 yılında İsviçreli bir ekip, M. Hartmann liderliğinde Zeugma’nın lejyon kampı olduğu düşünülen bölgede çalışmalar yapmış, aynı yıl kentin karşı kıyısı olan Fırat’ın doğusundaki Apamea’da ve nekropol alanlarında da çalışmalar devam etmiştir. 1998 ve 1999 yıllarında Roma konutlarındaki araştırmalar devam etmiş, Bahçedere mevkii ve iskele üstü tepesindeki çalışmalar sürdürülmüştür. (Mesut Dilaver, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensititüsü, Klasik Arkeoloji Bölümü, s. 5)
2000 yılında Birecik Baraj Gölü’nün su tutmaya başlamasıyla birlikte kurtarma kazılarının kapsamı genişlemiş ve çalışmalar hız kazanmıştır. Bu dönemde, Packard Humanities Institute sponsorluğunda Oxford Üniversitesi’nden birçok araştırmacının da katılımıyla çalışmalar daha hızlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu dönem çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan birçok tarihi eser arasında freskler, mozaikler ve ünlü Mars heykeli de bulunmaktadır. 2000 yılında başlayan çalışmalar, restorasyon ve konservasyon faaliyetlerinin yoğunlukta olduğu bir nitelik kazanmıştır. (Mesut Dilaver, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensititüsü, Klasik Arkeoloji Bölümü, s. 5)
Sular altında kalacak olan A ve B bölgelerinde kurtarma kazıları gerçekleştirilir. Kurtarma kazıları tamamlandıktan sonra C bölgesindeki kazılara devam edilir. 2005 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararıyla Zeugma Kazısı Başkanlığı, Kutalmış Görkay’a verilir ve o tarihten itibaren Görkay, kazı başkanlığını yürütmeye devam eder.
Zeugma Mozaikleri
Zeugma Mozaik Müzesinde 64 Mozaik eser sergilenmektedir. Roma ve Geç Antik döneme ait 2.748 m2 mozaik bulunmaktadır. Zeugma Antik Kentinde gerçekleştirilen kurtarma kazılarından elde edilen toplam 51 adet mozaik (896.086m²) ana binada sergilenmektedir. Ayrıca, serginin ikinci katının bir bölümünde çevre il ve ilçelerden gelen Geç Antik Dönem mozaikleri bulunmaktadır. Mozaikler müzede kronolojik bir tarihle sıralanmaktadır.
- Dionysos Mozaiği
- Okeanos ve Tethys Mozaiği
- Akratos Euprosyne Mozaiği
- Dionysos ve Ariadne Mozaiği
- Geometrik Havuz Mozaiği
- Euphrates (Nehir Tanrıları) Mozaiği
- Gaia Mozaiği
- Musalar Mozaiği
- Akhilleus Mozaiği
- Dionysos ve Nike Mozaiği
- Pasiphae ve Daidalos Mozaiği
- Poseidon Mozaiği
- Perseus ve Andromeda Mozaiği
- Satyros – Antiope ve Galatia Mozaiği
- Satyros ve Antiope Mozaiği
- Geometrik 2 Mozaiği
- Eros ve Psykhe Mozaiği
- Venüs’ün Doğuşu Mozaiği
- Metiokhos ve Parthenope Mozaiği
- Hamam Mozaiği
- Theonoe Mozaiği
- Geometrik Mozaik
- Geometrik Mozaik
- Dionysos ve Ariadne’nin Düğünü
- Mask Mozaiği
- Akhilleus Mozaiği 2
- Telete – Mevsimler Mozaiği
- Dionysos – Telete Skyrtos Mozaiği
- Hamam Kompleksi Mozaikleri
- Dionysos Büstü Mozaiği
- Geometrik Mozaik
- Europe’nin Kaçırılışı Mozaiği
- Dionysos 2002 Mozaiği
- Çingene Kızı Mozaiği
- Dioysos Portreli Mozaik
- Kahvaltıdaki Kadınlar Mozaiği
- Kethos Mozaiği
- Geometrik Mozaik
- Çerçili Mozaiği
- Geometrik Mozaik
- Geometrik Mozaik
- Eros Mozaiği
- Çörten Mozaiği
- Dülük Mozaiği
- Nusaybin Mozaiği
- Oylum Höyük Mozaiği
- Salkım Mozaiği
- Akdeğirmen Mozaiği
- Aşağı Çardak Mozaği
- İkizkuyu Mozaiği
- Hülümen Mozaiği
- Cıncıklı Mozaikleri
- Menderes Mozaiği
- Yarımca – Bağtepe / Sarıdere Mozaiği
- Kurukastel Mozaiği
- Kurtaran Mozaikleri
- Koçlu Mozaiği
- Sulumağara Mozaiği
- Çanakçı Mozaiği
- Söğütlü 2 Mozaiği
- Söğütlü 1 Mozaiği
- Söğütlü Mozaiği
- Cıncıklı Mozaiği
- Cıncıklı Mozaikleri
Ben bu eserler arasından “Zeugma Mozaikleri” olarak adlandırılan mozaiklerden bazılarını görselleri ve görsellerde anlatılanlarla açıklayacağım.
Okeanos Evi Geometrik Mozaik
Bu ilginç matematiksel detaylarla süslenmiş mozaik tasarımı, 21×21 bir karenin sol üst köşesine çizilen 13×13 bir kare içermektedir. İlginç bir şekilde, 21 ve 13, Fibonacci sayıları arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır. Mozaiğin sağ alt köşesinde de aynı boyutlarda bir 13×13 kare bulunmaktadır.
Bu tasarım özelliği, bu iki karenin içerdiği fazlalıkların silinmesiyle bir dikdörtgen prizmasının ortaya çıkmasını sağlar. Bu, matematiksel bir uyum ve estetik unsurların tasarıma entegre edilmesi açısından oldukça ilginç bir örnektir.

Bu görsel Ateş Gulcugil’in “The Fibonacci Analysis Of The Geometric MosaicIn the House of Okeanos” adlı makalesinden alınmıştır. Makalenin kaynağı kaynakça kısmında yazmaktadır.
Fibonacci Dizisi, İtalyan matematikçi Fibonacci tarafından 1202 yılında “Liber Abaci” (Hesap Kitabı) adlı eserinde tanıtılmıştır. Bu dizinin ilginç özellikleri ve matematiksel bağlantıları birçok alanda gözlemlenmiştir.
Fibonacci Dizisi’nin genel formülü şu şekildedir:
F(n)=F(n−1)+F(n−2)
Başlangıç değerleri ise ve ‘dir.
Fibonacci Dizisi’nin ileri terimlerinde, bir sonraki terimin bir öncekine olan oranı Altın Oran olarak adlandırılan ve yaklaşık olarak 1,618 (1:0,618) değerine eşittir. Bu oran, birçok sanat eserinde ve doğada estetik olarak kabul edilen ölçülerde bulunur.
Çam kozalağının tanelerinin düzeni, Fibonacci Dizisi’nin spiral formunu takip ettiği için bu dizinin doğadaki birçok örneğinden biridir. Bitkilerin yaprak düzeni, kozalağın spiral yapısı gibi Fibonacci sayılarına dayanır. Bu, doğadaki birçok organizmanın ve olgunun estetik düzeninin matematiksel bir temele dayandığını gösteren ilginç bir örnektir.
Europa’nın Kaçırılışı Mozaiği
Gaziantep Müzesi’nin 2000 yılındaki kurtarma kazıları sırasında keşfedilen eser, Europa Villası’nın zemin mozaiklerindendir. Tarihi MS 2.-3. yüzyıllara uzanır. Sahnedeki muhtemel düzenlemede, muhtemelen Europa’nın hikayesinin iki farklı versiyonu bir arada sunulmuştur. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 178)

Görsel Zeugma sitesinden alınmıştır.
Zeus, gökyüzünde kartal gibi süzülerek dolaşır. Fenike kralı Agenar ve eşi Telepassa’nın kızı Europa, güzellikte bir zirvedir. Zeus, yaklaşıp boğa şeklinde belirir ve Europa’nın önünde boyun eğer. Kalabalık, Tanrı Zeus’un boğa kılığına büründüğünü görünce çekimser bir şekilde geri çekilir. Ancak Europa, Zeus’un önündeki boğanın yanına gidip sırtına biner. Zeus, Europa ile birlikte İda Dağı’na, yani Girit Adası’na ulaşır ve burada gerçek Tanrı kimliğini açığa çıkar. Bu birleşimden üç çocuk doğar ve onlardan biri ilerleyen zamanlarda Minos kralı olur. Zeus, bir hediye olarak bu kıtaya adını verir.
Mozaik merkezinde, iki farklı Europa figürü dikkat çekiyor. Sağ tarafta yer alan Europa, bir boğanın üstünde otururken, sol taraftaki figür kanatlı bir panterin sırtında oturuyor. Her iki figürün kollarında pazubentler ve bilezikler bulunuyor. Sağ taraftaki Europa’nın üzerinde, sol omzunu açıkta bırakan mavi bir tunik, bacaklarını örten bir himation ve sağ elinde rüzgarın şişirdiği bir kumaş parçası yer alıyor. (Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 73.)

Görselin kaynağı için tıklayınız.
Europa’nın vücudu sağa dönük olmasına rağmen, boğa ile aralarındaki bakışlar birbirine yönelmiş durumda. Sol taraftaki Europa’nın giyiminde ise her iki omuzunda klipsle tutturulmuş yeşil bir tunik ve bir ucu sağ koluna sarılı sarı bir himation bulunuyor. Başında ince bir stefan olan Europa, bakışlarını uçan panterin üzerine çevirmiştir. İki figür arasında sadece kuyruğu görünen, sol alt köşede stilize edilmiş bir yunus da dikkat çekiyor. (Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 73.)
Ayrıca Zeus, Europa ve Minotor hikâyesine okumak isterseniz altı çizili başlığa, görsellerle sesli olarak izlemek isterseniz de hazırladığım Youtube videosuna tıklayabilirsiniz.
Pasiphae Daidalos Mozaiği
1999 yılında Gaziantep Müzesi liderliğinde, Fransız Nantes Üniversitesi ekibinin katılımıyla gerçekleştirilen kurtarma kazıları sırasında, tesadüfen keşfedilen bir yapıdır. Bu çalışmalar, bir Antepfıstığı bahçesinde kamulaştırılan alan üzerinde yapılmıştır. Ağaç kökleri çıkarılırken ortaya çıkan bu yapı, Zeugma’da önemli görevler üstlenmiş olabilecek kültürel ve ekonomik düzeyi yüksek kişilere ait olmalıdır. Muhtemelen yüksek rütbeli memurlar veya üst düzey subaylar gibi düşünülen bu bina, kazılar sırasında beklenmedik bir şekilde gün yüzüne çıkmıştır. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s.99)
Bu villanın yemek odasının (tricklinium = triklinyum) dikdörtgen tabanı, tamamen mozaikle kaplıdır. İki uzun kenarda seyrek doldurma motifleriyle süslenmiş birer yol bulunmaktadır. Kompozisyon alanı içine kısa kenarlı T biçiminde resimli iki panoya yer verilmiştir ve bu panoların dışındaki alanlar, çeşitli geometrik desenlerle doldurulmuştur. Resimli panoların oluşturduğu T biçimi, aslında Roma geleneğinde yemek sırasında yan yatarak uzanılan divanların yerleştirilmesine uygun bir şekilde tasarlanmıştır. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s.100)
MS 2. yüzyıla tarihlenen bu mozaik, 1.50×3.0 metre boyutlarındaki panoda, mitolojik hikâyelere dayalı figürleri içermektedir. Ayrıca, bant içinde kırmızı zemin üzerinde sarı dalga motifine ve bunun dışındaki sırada ise üç boyutlu gamalı haç, Solomon düğümü, disk ile kare ve dikdörtgen biçiminde geometrik bezemelere yer verilmiştir. Burada üç öykü vardır;

Görselin kaynağı için tıklayınız.
İlk İki Öykü Minos Boğasını ve Uçan İlk İnsanları Anlatır;
Bu sahnede, Minos Boğası’nın öyküsü anlatılır. Denizler Tanrısı Poseidon, Minos Kralı’na bir “Ak boğa” gönderir, ancak Minos Kralı bu boğayı kurban etmeyi ihmal eder. Poseidon, bu duruma kızar ve kralın karısı Pasiphae’yi “Ak boğa”ya aşık eder. Pasiphae, aşık olduğu boğa ile birleşebilmek için mimar-heykeltraş Daidalos’a tahtadan içi boş bir inek heykeli yaptırır, içine girer ve boğa ile birleşir. Pasiphae’nin bu birleşmeden doğan Minos Boğası (Minotauros), çirkin ve hilkat garibesi bir görünüme sahiptir; bedeni insan, başı boğadır.
Kral Minos, Minos Boğası’nı öldürmeye karar verir, ancak Pasiphae’nin yüreği buna dayanamaz. Bu nedenle boğa bir labirent olan Labyrinthos Sarayı’na hapsedilir. Labyrinthos’ta her yıl Atina’dan getirilen yedi delikanlı ve yedi genç kız, Minos Boğası’na kurban olarak verilir.
Kahraman Theseus (Tezeus), Atina’yı bu cezadan kurtarmak amacıyla Girit’e gelir. Pasiphae’nin kızı Ariadne, Theseus’a yardım etmek için bir plan yapar. Daidalos’tan alınan bir yumak ipi, Theseus’un Labyrinthos’ta kaybolmamasını sağlar. Theseus, Minos Boğası’nı öldürür ve ipi takip ederek çıkış yolunu bulur. Minos Boğası’nın kesik başı, sol alt köşede görülmektedir.
Theseus’un başarısından sonra, Minos Kralı Daidalos ve Ikaros’u Labyrinthos’a kapatır. Baba-oğul, kuş tüyleri ve bal mumundan yaptıkları kanatlarla kaçmaya karar verirler. Ancak, Ikaros’un aşırı yüksek uçması Güneş Tanrısı’nı kızdırır. Güneş, Ikaros’un kanatlarındaki mumu eritir ve Ikaros denize düşer, boğulur. (Belkıs Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s.100,101)

Görsel Zeugma sitesinden alınmıştır.
Diğer Öykü ise Testerenin İcat Edilmesiyle Alakalıdır;
Daidalos, sadece mimarlık ve heykeltıraşlıkla sınırlı kalmayan, aynı zamanda her türlü mekanik aracı tasarlayabilen ve hatta Platon’un Menon diyalogunda bahsi geçen canlı heykelleri bile yaratabilen çok yönlü bir sanatçıdır. Atina’daki atölyesinde yeğeni Talos ile birlikte çalışırmış. Ancak bir gün, Talos ölü bir yılanın dişinden ilham alarak testere icat etmiş, bu da Daidalos’u kıskandırmış ve çırağını Akrapol’den aşağı atarak öldürmüş. Areopagas mahkemesi de bu olaya bakan Daidalos’u sürgüne mahkum etmiştir. (Erhat A. 1989, s.86,304. )
Aphrodite’nin Doğuşu Mozaiği
Mozaikli taban, Gaziantep Müzesi tarafından gerçekleştirilen 2000 yılı kurtarma kazıları sırasında bulunmuştur. Aphrodite’nin yüzü ve çevresi zarar görmüş, ancak restore edildikten sonra Gaziantep Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır. Taban mozaiği, M.S. II-III. yüzyıla tarihlenir. Zeugma’daki bu mozaiğin merkezinde, bir istiridye kabuğu üzerinde oturan, iki deniz kentaurosu tarafından taşınan tanrıça Aphrodite tasvir edilmiştir. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 114)
Bu panonun üst kısmında, Eski Yunanca büyük harflerle yazılmış kitabede yaklaşık olarak “Samsatlı Zosimos (usta) (bu mozaiği) Denizin Derinliklerinden Gelen Ak Köpük (Aphrodite) için yaptı” ifadesi bulunmaktadır. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 114)

Görselin kaynağı; Özuslu, E. (2016). Aphrodite’nin Doğuşu Mozaiği. Şehr-i-Ayıntab-i-Cihan Gaziantep, Ankara: Dumat Ofset, s. 232’dir.
Kıbrıs Adası açıklarında, adını ak köpükten (aphros) alan aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’nin doğduğuna inanılır. Aphrodite, doğar doğmaz bir istiridyeye bindirilerek gezintiye çıkarılmış ve diğer tanrılar ve tanrıçalarla tanıştırılmıştır. Doğduğu anda peşinden ayrılmayan Eroslar, onun sürekli yanında olmuşlardır. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 114)
Merkezde yer alan ana panoda, ikili saç örgüsü ve düz siyah bir çizgiden sonra, Erosların geyik, aslan, kaplan, domuz ve yaban keçisi ile mücadelelerini anlatan çeşitli bitki ve ağaç dalları da içeren resimli bir kuşak bulunmaktadır. Ardından tekrar eden düz bir çizgi ve kurdela motifiyle süslenmiştir. Eros figürleri, ellerinde kalkan, mızrak, ok ve yay taşımaktadır. Eros ve vahşi hayvan figürlerinden farklı olarak, sol alt köşede bir dağ keçisini kovalayan bir köpek de bulunmaktadır. (Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 66.)
Poseidon ile Oceanus ve Thetis Mozaiği
Gaziantep Müzesi’nin 2000 yılı baharındaki kurtarma kazıları sırasında ortaya çıkarılmıştır. Poseidon mozaik, ismini taşıdığı villanın peristylın sığ havuzunun zeminini süsleyen bir mozaiktir. MS 2. yüzyıl sonlarından 3. yüzyıl başlarına kadar tarihlenmektedir. Mozaikteki resimli panel, 5.35 x 2.80 metre boyutlarındadır. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s.110)
Poseidon’un etki alanı, nehir ve ırmakların deniz ve göllere döküldüğü yerlerde sona erer. Zeugma’daki bu mozaikte, Poseidon’un yanı sıra Oceanus ve Thetis’in tasvirleri de bulunarak, nehirler de Poseidon’un etki alanına dahil edilmiştir. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s.110)
Havuz tabanının iki dar kısmındaki ince uzun mozaik paneller, çapraz paralel çizgilerin oluşturduğu eşkenar dörtgenlerden oluşmaktadır. Orta kısımda yer alan resimli kompozisyon alanı, içe ve dışa dönük iki dalga motifi arasında üçlü saç örgüsü bandı ile çevrelenmiştir. Mozaiğin merkezinde, at gövdeli, balık kuyruklu gümüş renkli iki Hippocampos’un çektiği bir araba içinde Poseidon tasvir edilmiştir.

Denizler tanrısı Poseidon yarı çıplaktır ve altın bir arabanın üzerindedir. Poseidon’un beyaz renkli dalgalı saçları rüzgârda uçuşmaktadır. Rüzgar pelerinini arkaya toplamış ve gövdesini açıkta bırakmıştır. Poseidon’un sağ elinde üç çatallı bir asa bulunmaktadır. Atların ön kısmında, her ikisinin de omuzlarına Ketos dolanan nehirlerin baş tanrısı Oceanus ve eşi Thetis’in büstleri yer almaktadır. Oceanus’un başında ıstakoz kıskaçları, Thetis’in başında ise kanatlar bulunmaktadır.(Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 63.)
Ana figürlerin çevresine yerleştirilmiş olan farklı boyutlardaki balıklar, karides, ıstakoz, ahtapot, deniz minaresi, midye, yılan ve diğer deniz yaratıkları, mozaik üzerine canlılık katmaktadır. Mozaik incelendiğinde, özellikle antik dönemde zengin bir deniz ürünleri kültürünün var olduğu söylenebilir.(Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 63.)
Bu mozaikle ilgili bilinen bir diğer önemli detay, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi bahçesinde 1,5 yıl kadar beklemesi nedeniyle hasar görmüştür. Ancak Cemal Küçük, antik çağ teknikleri kullanarak mozaği restore etmiş ve kurtarmıştır.
Akhilleus Skyros Adasında Mozaiği
Gaziantep Müzesi’nin 1999 yılında gerçekleştirdiği kurtarma kazıları sırasında keşfedilmiştir. Akhilleus Mozaiği, Poseidon Villası impluviumunda (süs havuzu) bulunan fıskiyeli havuzun tabanında ortaya çıkmış olup, boyutları 1,70 x 1,70 metredir. Bu eser MS 2.-3. yüzyıla tarihlenmektedir. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 120)
Thetys ve eşi Peleus, Akhilleus’un Troia Savaşı’na katılmamasını sağlamak için saçını kızıla boyayıp, kadın kıyafeti giydirerek onu Lykomedes’in yanına Skyros Adası’na gönderirler. Akhilleus, kralın kızları arasında kayıtsızca zaman geçirir, sarayın konfor ve eğlencesine dalarken. Troia’nın alınamayacağını söyleyen Akhalar’ın kâhini Kalkhas’ın uyarısı üzerine, Odysseus kurnazca bir grup Akhalı askerle birlikte Akhilleus’u bulmak için yola çıkar.
Lykomedes’in sarayına gizlice giren Odysseus, kralın kızlarına değerli hediyeler sunar, bu hediyeler arasına göz alıcı silahları gizler. Kralın kızları güzellikleri seçerken, Akhilleus da kumaşlar ve süs eşyaları arasındaki silahlara elini atar ve onları kuşanarak kendini ele verir. Bu an, Zeugma mozaik sanatçısı tarafından bu mozaikte resmedilmiştir. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 120)

Mozaikte, Akhilleus sağ tarafta bulunan Odysseus’a doğru ilerlerken, öte yandan sevgilisi Deidemeia’ya dönüktür. Kadın kıyafetleri giyen Akhilleus’un saçları kızıl renkte olup sağ kol ve bacak açıktır. Panonun sağ kısmında bulunan Odysseus, kırmızı dikey şeritlere sahip beyaz bir tunik giyinmiş, kılıcını sağ omzundan bir kayışla asmıştır. Sahnenin en solunda, Kral Lykomedes bulunmaktadır. Kralın başında beyaz bir bant ve üzerinde kırmızı renkte bir pelerin bulunmaktadır.
Kral Lykomedes’in sağ eli kılıcının üzerindedir. Öndeki dört figürün hemen arkasında, sol tarafta başının bir bölümü görünen bir erkek figürü yanında başı beyaz bir örtüyle kapalı bir kadın, onun yanında bir erkek ve onun yanında da yine başı beyaz bir örtüyle kapalı başka bir kadın figürü bulunmaktadır. Arkada yer alanlar şaşkın bakışlar içindedirler. Resmedilen sahnenin arka kısmında beş adet silindirik, iki adet köşeli sütun bulunmaktadır. En arka planda, sütun aralarına özenle yerleştirilmiş, demir korkuluklar yer almaktadır. Figürler detaylı bir şekilde işlenmiş ve ustalıkla modellenmiş, üç boyutlu bir görünüm sağlanarak, gerçek izlenimi veren bir nitelik kazandırılmıştır. (Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 69.)
Eros ile Psykhe Mozaiği
Gaziantep Müzesi’nin 2000 yılındaki kurtarma kazıları sırasında keşfedilmiştir. Poseidon Villası’nın dinlenme odasının taban mozaiği olan bu eser, tamamı 4.55 x 5m. boyutlarındadır. Taban mozaiğinin kuzey doğu kısmı, yoğun bir yangın nedeniyle zarar görmüştür. Bu mozaiğin tarihi MS 2.-3. yüzyıla uzanmaktadır. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 136)
Miletos kralının kızı olan Psykhe, o kadar güzeldir ki, Aphrodithe’nin kıskançlığı ve öfkesini üzerine çeker. Tanrıça, Psykhe’yi bir dağa tek başına bırakarak onun bir ejderha ile evlenmesini ister ve bu görevi Eros’a verir. Ancak Eros, Psykhe’ye aşık olur ve onu bir saraya saklar, geceleri gizlice sevgilisini ziyaret eder. Kimliğini gizlemek isteyen Eros, Psykhe’den kendisini tanımamaya söz vermesini ister. Psykhe, merakına dayanamaz ve bir gece sevgilisinin yüzüne bakar, Eros’un kim olduğunu öğrenir ve heyecanlanır. Ancak bir damla yağın Eros’u uyandırmasıyla, sevgilisi ona küser ve gider. Psykhe, bu ayrılık süresince aşk ateşiyle yanar ve kıskanç Aphrodithe’nin işkencelerine maruz kalır. Eros ve Psykhe, baş Tanrı Zeus‘un müdahalesiyle bir araya gelir ve birbirlerine kavuşurlar. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 136)

Mozaik panonun dışını çevreleyen geniş bant, birbirine geçmiş dairelerin oluşturduğu bir desenle süslenmiştir. Dairelerin merkezinde siyah, kırmızı ve beyaz renklerde motifler bulunmaktadır. Panonun dış kısmı ise bitki desenli geniş bir bantla çevrilmiştir. Beyaz ve sarı iki düz çizgi arasına üç boyutlu kübik diş sıraları yerleştirilmiştir. Bu bantın içinde, kıvrık kenger yaprakları ve zambakların oluşturduğu madalyonlar arasında elma, armut, üzüm, incir, erik, nar ve çam kozalağı gibi çeşitli meyveler bulunmaktadır. (Mehmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Ensititüsü, Resim Ana Sanat Dalı, s. 72.)
Alt ve üst sırasının ortasında, simetrik olarak konumlandırılmış bıyıklı ve sakallı “Bereket Maskları” yer alır. Bu maskeler birbirine ters yönlere bakarlar. Saç ve sakal süslemelerinde mavi, sarı, yeşil ve beyaz renkler kullanılarak çiçekler eklenmiştir. (Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, 2006, s. 136)
Çingene Kızı Mozaiği
1998 yılındaki kurtarma kazılarında, Maenad Villası’nın yemek odasının dikdörtgen tabanına ait kaçakçılardan geriye kalan parçalar arasında bulunan Çingene Kızı mozaiği, villanın 300 metrekarelik tabanının bir parçası olarak ortaya çıktı. MS 2. Yüzyıla tarihlenen bu mozaiğin boyutları 78×52 cm’dir. Kadın figürü sağa doğru bakmakta olup, kabarık saçları ortadan ikiye ayrılmış ve ensesinden bir eşarpla bağlanmıştır.

Görselin kaynağı için tıklayınız.
Kadının kulaklarında iç içe geçmiş iri halka küpeler bulunmaktadır. İlk bulunduğunda “Çingene Kızı” olarak adlandırılan kadının tasvir edildiği dikdörtgen paneldeki mozaik taban, büyük ölçüde tahrip olmuş ve figürlerin birçoğu eski eser kaçakçıları tarafından çalınmıştır.
Çingene Kızı mozaiği konusundaki tartışmalara rağmen, figürün yer tanrıçası ve tanrıların anası Gaia veya Büyük İskender olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Halk arasında, saç örgülerinden dolayı mozaiğe “Çingene Kızı” adı verilmiştir.
Arkeoloji ve Mitoloji Kategorisinde en çok okunan iki yazımı okumak için;
Türk Mitolojik İsimler | Mitolojik Tanrıça İsimleri | Mitolojik Tanrı İsimleri 2023 | 25 Harf
Kral Oidipus Kitap Özeti | Oidipus ve Sfenks Hikâyesi | Sophokles Tragedyası
Kaynakça
Ayhan Kahraman, Zeugma Antik Kenti, Tarihe Mozaiklerini Adamış Kent
Mesut Dilaver, Zeugma Geç Antik Dönem Konutları, Ankara 2020
Sanko Holding, Belkıs ve Zeugma Mozaikleri, İstanbul, 2006. Aktaran: Mehmet Şahin, Antakya ve Zeugma Mozaiklerinin Resim Analizleri, Eskişehir 2010
Mehmet Şahin, Antakya ve Zeugma Mozaiklerinin Resim Analizleri, Eskişehir 2010
Mehmet Önal, Danae Evi’nin Mozaikleri, 2009
Özuslu, E. (2016). Aphrodite’nin Doğuşu Mozaiği. Şehr-i-Ayıntab-i-Cihan Gaziantep, Ankara: Dumat Ofset.
Ateş Gulcugil, The Fibonacci Analysis Of The Geometric MosaicIn the House of Okeanos, Zeugma. Ulaşmak için tıklayınız.
Zeugma resmi sitesi için tıklayınız.
Kendi İçine Yazar sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.