Mutlaka Okunması Gereken Kitaplar
Türkiye’de En Çok Okunan Kitaplar | Dünya’da En Çok Okunan Kitaplar | En İyi Kitaplar
Mutlaka okunması gereken kitaplar listesini hazırlarken en dikkat ettiğim ve sizin de bilmenizi istediğim durum, burada önerdiğim kitapların nesnel bir yorum olmadığı, tamamen araştırmama ve kendi kişisel okuma planıma göre hazırlanmış bir liste olduğunu hatırlatmak isterim. Söz konusu olan bazı kitapların ortaokul ve lise zamanlarında, bazıların ise üniversite ve üniversiteden sonra ki okuma planımda hayatıma girdiğini belirtmek isterim.
Mutlaka okunması gereken 100 kitap listesinin içerisinde Edebiyat bölümünden mezun olan arkadaşlarımın önerileri ve ilgili siteler üzerinden araştırmış olduğum; en çok satan kitaplar, Türkiye’de en çok okunan kitaplar ve de Dünya’da en çok okunan kitaplar gibi kriterler üzerinden değerlendirilmiş bir listedir. Mutlaka okunması gereken kitaplar listesi bildiğimiz üzere herkesin bakış açısında oldukça farklı olabilir. Bu yüzden bu listenin özel bir liste olduğunun farkında olunması gerekmektedir. Lütfen listeye eklenilmesi gerektiğini düşündüğünüz kitap önerilerini yorumlar kısmında belirtiniz.
Kitapların açıklama kısımlarında kısa özetleri vardır. Ancak spoiler yoktur. Bu konuda kitaplar ile ilgili bilgi verirken hassas davranılmıştır. Rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Mutlaka Okunması Gereken 100 Kitap listesine geçmeden önce bilinmesini isterim ki en iyi kitaplar diye bir liste yoktur. Burada yazılan sıra yalnızca karışık olarak yazılmıştır. Okurken buna dikkat edilmesini isterim ve iyi okumalar dilerim…

Mutlaka Okunması Gereken 100 Kitap
- Suç ve Ceza – Fyodor Dostoyevski
- Sefiller – Victor Hugo
- Anna Karenina – Lev Tolstoy
- Vadideki Zambak – Honoré de Balzac
- Üç Silahşör – Alexandre Dumas
- Küçük Prens – Antoine de Saint-Exupery
- Zaman Makinesi – H. G. Wells
- Seksen Günde Devr-i Âlem – Jules Verne
- Felatun Bey ile Rakım Efendi – Ahmed Mithat Efendi
- Satranç – Stefan Zweig
- Othello – William Shakespeare
- Kara Keşiş – Anton Pavloviç Çehov
- Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Marquez
- Denizler Altında Yirmi Bin Fersah – Jules Verne
- Hayvan Çiftliği – George Orwell
- Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
- Sırça Fanus – Sylvia Plath
- Kral Oidipus – Sophokles
- Beyaz Balina – Herman Melville
- Olağanüstü Bir Gece – Stefan Zweig
- İnce Memed – Yaşar Kemal
- Beyaz Zambaklar Ülkesinde – Grigori Spiridonoviç Petrov
- Siyah İnci – Anna Sewell
- Bir Delinin Hatıra Defteri – Nikolay Vasilyeviç Gogol
- Oliver Twist – Charles Dickens
- Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
- Tom Sawyer – Mark Twain
- Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez
- Karamazov Kardeşler – Fyodor Dostoyevski
- Ulysses – James Joyce
- Bülbülü Öldürmek – Harper Lee
- Don Kişot – Miguel de Cervantes
- Savaş ve Barış – Lev Tolstoy
- Veronika Ölmek İstiyor – Paulo Coelho
- Kinyas ve Kayra – Hakan Günday
- Madame Bovary – Gustave Flaubert
- Kırmızı ve Siyah – Stendhal
- Simyacı – Paulo Coelho
- Dönüşüm – Franz Kafka
- Veba – Albert Camus
- Gurur ve Önyargı – Jane Austen
- Momo – Michael Ende
- Dorian Gray’in Portresi – Oscar Wilde
- Uğultulu Tepeler – Emily Brontë
- İki Şehrin Hikayesi – Charles Dickens
- Oblomov – Ivan Gonçarov
- Denemeler – Montaigne
- Sineklerin Tanrısı – William Golding
- Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
- Yeraltından Notlar – Dostoyevski
- Toprak Ana – Cengiz Aytmatov
- Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk
- Puslu Kıtalar Atlası – İhsan Oktay Anar
- Nietzsche Ağladığında – Irvin D. Yalom
- Tutunamayanlar – Oğuz Atay
- Kolera Günlerinde Aşk – Gabriel Garcia Marquez
- Kör Baykuş – Sadık Hidayet
- Martı Jonathan Livingston – Richard Bach
- Fareler ve İnsanlar – John Steinbeck
- Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Peyami Safa
- Ütopya – Thomas More
- Martin Eden – Jack London
- Bulantı – Jean Paul Sartre
- Sol Ayağım – Christy Brown
- Şeker Portakalı – Josê Mauro de Vasconcelos
- Otomatik Portakal – Anthony Burgess
- İnce Memed – Yaşar Kemal
- Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku – İlhami Algör
- 1984 – George Orwell
- Olasılıksız – Adam Fawer
- Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley
- Beyaz Diş – Jack London
- İlyada – Homeros
- Odysseia – Homeros
- Çavdar Tarlasında Çocuklar – J. D. Salinger
- Serenad – Zülfü Livaneli
- Uçurtma Avcısı – Khaled Hosseini
- Şu Çılgın Türkler – Turgut Özakman
- Gün Olur Asra Bedel – Cengiz Aytmatov
- Genç Werther’in Acıları – Johann von Goethe
- Küçük Kara Balık – Samed Behrengi
- Çalıkışu – Reşat Nuri Güntekin
- Aziz Bey Hadisesi – Ayfer Tunç
- Kalanlar – Tezer Özlü
- Devlet Ana – Kemal Tahir
- Monte Cristo Kontu – Alexandre Dumas
- Kendime Düşünceler – Marcus Aurelius
- Körlük – Josê Saramago
- Budala – Fyodor Dostoyevski
- Yaşamak – Yu Hua
- İrade Terbiyesi – Jules Payot
- Fahrenheit 451 – Ray Bradbury
- Aylak Adam – Yusuf Atılgan
- Aşk-ı Memnu – Halid Ziya Uşaklıgil
- Peynir ve Kurtlar – Carlo Ginzburg
- Palto – Nikolay Vasilyeviç Gogol
- Ana – Maksim Gorki
- Ermiş – Halil Cibran
- Otostopçunun Galaksi Rehberi – Douglas Adams
- Savaş Sanatı – Sun Tzu
Suç ve Ceza – Fyodor Dostoyevski
Suç ve Ceza; Fydodor Dostoyevski’nin en ünlü romanlarındandır. Kitap 1866 yılının her ayında Rus Habercisi adlı dergide on iki ay boyunca bölüm bölüm yayınlanmıştır. Daha sonrasında tek cilt olarak yayımlanır. Bazı yayınevleri kitap 2 ya da 3 cilt olarak yayınlamışlardır. Dostoyevski’nin tam uzunluk diye nitelendirilen ikinci romanı olmasının yanı sıra edebiyatçılar Suç ve Ceza kitabının, yazarın olgunluk döneminin ilk büyük yazarı olarak yorumlarlar.
Dostoyevski’nin kitaplarında rastladığımız; karakterlerin iç dünyası, psikolojik unsurlar, fakirlik ve eşitsizlik gibi temalarında işlenmesini yine bu kitapta da görmekteyiz. Suç ve Ceza’nın ana karakteri Raskolnikov ise yoksulluğundan dolayı hukuk eğitimini yarıda bırakmış, yine birçok Rus romanında gördüğümüz küçük bir odada yaşadığı fakir hayatını ve bu hayattan kurtulmak adına finansal sorunlarını çözmeyi amaçlar. Bu sorunu çözmenin bir cinayetten geçmesi ve bir cinayetin işlenebilirliğini “vicdani açıdan olurunu” kabul ettirebilecek bir yol arayan Raskolnikov’un karşılaştığı “beklenmedik” durum karşısında çözümünü arayışını, arayışın içinde kaybolmasını ve kaybolurken aşkı bulmasını okuyoruz. Elbette ki hikâye içerisinde Raskolnikov yalnız başına değildir. Ona kız kardeşi, Sonia, komiser Petroviç gibi birçok karakter eşlik etmektedir.
Raskonilkov’un suçu işleme nedeni, suç işleyecek raddeye gelene kadar ki hâli, işledikten sonra duyduğu azap ve azabın onu ittiği yer… İşte bu detaylar Suç ve Ceza kitabını diğer birçok kitabın düşünce yapısından ayırmaktadır. Ayrıca Dostoyevski, Suç ve Ceza romanında iyi bir betimleme yapmaktadır.

Suç ve Ceza Kitabı Alıntılar
“En sevdiğim şey uzanıp yatmak ve düşünmekti. Boyuna düşünürdüm…”
“Kimsenin, hiç kimsenin ne yardımına, ne ilgisine ihtiyacım var. Ben… Yapayalnızım.”
“Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!”
Sefiller – Victor Hugo
Vitor Hugo’nun Fransız edebiyatına kazandırmış olduğu Sefiller romanı, yazarının 14 yıl boyunca üzerine çalışmasıyla ortaya çıkmıştır. 1862 yılında yayınlanan bu roman; günümüze çocuk klasikleri olarak sadeleştirilmiş bir şekilde gelmiş olsa da yine bazı yayınevleri tarafından iki cilt olarak uzun hâliyle de yayınlanmıştır.
Sefiller romanının ana karakteri olan Jean Valjean’in hırsızlık yapmak zorunda olmasıyla başlayan hikâye zamanla Valjean’ın hayat hikâyesine dönüşmektedir. Victor Hugo, sefilliği yalnızca Jean Valjean’ın üzerinde değil aynı zamanda bir hayat kadınının, mahkûmun, hırsızın üzerinde de anlatmıştır. Tabii yalnızca bunlarla sınırlı kalmayacaktır.
Valjean’ın sefilliği iliklerine kadar hissettiği için midir bilinmez, başka sefiller görmeye tahammül edemeyecek ve hayatını, hayatındakileri hep savunacaktır.

Sefiller Kitabı Alıntılar
“Yüreği acı dolu bir kimseyi avutmaya çalışmak bir yoksula sadaka vermek gibidir.”
“Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.”
“Hayatın en yüce mutluluğu kişinin sevildiğine, kendisi olduğu için hatta kendine rağmen sevildiğine inanmasıdır.”

Anna Karenina – Lev Tolstoy
Yine bir Rus Edebiyatı klasiği, Tolstoy’un en bilinen eserleri arasında yerini almıştır. Anna Karenina bir aşk hikâyesini mi anlatmaktadır yoksa sevginin yüceliğini mi bilemiyorum. Vronski, Kiti ve Anna Karenina bu üç karakterin sevgi tanımları ve sonunda vardıkları yerler…
Tıpkı Suç ve Ceza’da olduğu gibi, Anna Karenina’da kitap olarak yayınlanmadan önce bir dergide yayınlamıştır. Ruskiy Vestnik adındaki dergide 1875-1877 yılları arasında bölüm bölüm yayınlanan eser, ilk baskısını 1878 yılında yapmıştır. Aşkı, sevgiyi, evlilikleri ve ölümü konu alan bu eseri okurken günümüz ilişkilerinden birçok detayı görmek mümkün olacaktır.
Aşkın ve ihanetin seçkin sınıfında işlenmesini farklı aşk hikâyeleriyle anlatmakla kalmaz, yazıldığı dönemin toplum sosyolojisini ve seçkin sınıfının ilişkilere bakış açısını da anlatmaktadır. Bu derin gözlemi bize sunan Tolstoy, insanların hayatına imrenerek baktığı Anne Karenina’nın içerisinde bulunduğu aşk hayatını da okuyucuya kusursuz bir şekilde anlatmaktadır. Öyle ki söz konusu eser; sinemaya konu olmuştur.

Görselin kaynağına ulaşmak için tıklayınız.
Anna Karenina Kitabı Alıntılar
“Birini seversen eğer, olmasını istediğin gibi değil, olduğu gibi, her şeyiyle seversin.”
“Her şey o kadar iyi olabilecekken neden hepimiz de acı çekiyoruz?”
“Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak.”
Vadideki Zambak – Honoré de Balzac
Vadideki Zambak, Balzac’ın en ünlü kitaplarındandır. İlk baskısı 1835 yılında yapılan kitabın 1941 yılında Türkçe’ye ilk çeviren Nahid Sırri Örik’tir. Daha sonra ki yıllarda; Cemal Süreya, Tahsin Yücel ve Volkan Yalçıntoklu’da Vadideki Zambak eserini Türkçe’ye çeviren isimler arasındadır.
Kitap bir mektupla başlıyor ve aslında mektupta yazılanlarla devam ediyor. Ancak bu kitap boyunca fark edilemeyebilir. Sevgi nedir bilmeden büyüyen Felix, henüz aşkın veya sevginin ne olduğunu bilmiyorken bir kadına vurulur. Bu kadın evli ve iki çocuk annesidir. O da tıpkı baş karakter Felix gibi çocukluğunda birçok temel ihtiyaçtan mahrum kalarak büyümüştür. Bunların en başında da sevgi gelmektedir. Felix’in aşk hikâyesi, aşık olduğu Henriette’nin anaç tavırlarıyla beraber şekillenir. Felix’in yönlendirilmesi geleceği açısından önemli olacaktır. Fakat yeniden bir aşk yaşamaması gerektiğinin ciddiyetinden uzaklaşan Felix yaşamının geri kalanını kendisini üzecek birçok anıyla devam ettirmesi gerekecektir.
Aşkın çoklu yanlarını görüyoruz. Ya da neye aşk diyebileceğimizi veya aşkın ne olabileceği konusunda bilgiler edinilebiliyor. Balzac anlatılmak istenileni gözlemlemiş, sonra da kelimelerin arasına sıkıştırıp okuyucuya aktarmış. O yalnızca duyguları değil aynı zamanda farklı yaşlardaki insanların da neler hissedebileceği konusunu okuyucuya iyi aktarmıştır.

Vadideki Zambak Kitabı Alıntılar
“Sevilen kadın, bütün kadınlar içinde daima en güzel değil midir?”
“Mutluluk insanı gençleştiriyor. Ben de mutlu olmak istiyorum.”
“Beni yargılayanlar nasıl çaba harcadığımı bilselerdi bana böyle karşı çıkacakları yerde gözyaşlarımı silerlerdi.”
Üç Silahşör – Alexandre Dumas
Üç Silahşör eseri Alexandre Dumas’ın Monte Kristo Kontu kitabı gibi pek bilinen bir eseridir. 1844 yılında yayınlanan bu eserde gençliğinde silahşör olmak isteyip başaramayan bir babanın oğlunu, o başarmalı mottosuyla teşvik edip, Melung kasabasından şehre göndermesiyle başlar.
d’Artagnan adındaki bu genç şehirde babasının ona verdiği mektubu, kendisinden çalan hırsızı kovalarken çarpıştığı; cesaretli, sadık ve onurlu Athos, Porthos ve Aramis isimlerindeki silahşörlerin birkaç saat arayla olan düellolarını kabul etmiş ve onlarla karşılaşacağı sırada gelişenolaylarla birlikte kendisini kralın silahşörleri yanında bulmuştur.
1620 yılında Fransa’da geçen kitap; krala düzenlenecek komploları, aşkı, ihaneti, casusluğu ve en çok da macerayı işleyerek 3 silahşör şövalyenin ve onlar gibi olmak isteyen de’Artagnan’ın hikâyesini etkili bir şekilde okuyucuya sunmaktadır.
Kitabın geniş özetini okumak ve eserden esinlenerek yapılmış filmler hakkında bilgilenmek için tıklayınız.

Üç Silahşör Kitabı Alıntılar
“Kibar ve anlayışlı olmak korkaklık anlamına gelmiyor…”
“Aşırı kaygılı zihinler ancak aşırı aldırmazlıkla yatıştırılabilirdi…”
“Bildiğiniz gibi en tehlikeli mermiler düşmandan gelmiyor.”
Küçük Prens – Antoine de Saint-Exupery
Küçük Prens, en bilinen tanımıyla yetişkinler için yazılmış çocuk kitabı. Ki elbette yalnızca yetişkinler için yazılmış bir kitap değildir. Kitabın dünya çapında 140 milyon satıldığı bilinmektedir. 1943 yılında yayınlanan bu eser, Türkçeye 1954 yılında Çocuk ve Yuva Dergisi’nin Ahmet Muhip Dranas çevirisiyle tefrika edilmiştir. 1965 yılında ise Tomris Uyar ve Cemal Süreya’nın ortak çevirisiyle Bilgi Yayınevi tarafından ilk kez kitap olarak bastırılmıştır. Kitap Dünya genelinde en çok başka dillere çevrilen kitaplar arasında İncil’den sonra gelmektedir.

Kitap yazarın uçağının Sahra çölüne zorunlu iniş yapması ve orada tanıştığı Küçük Prens ile olan sohbetiyle başlamaktadır. Küçük Prens kendi gezegenin de tek başına yaşar, ona yalnızca özenle bakmakta olduğu gül eşlik ederdi. Küçük Prens, bu güle daha faydalı olabilmek için diğer gezegenleri gezer ve oralarda karşılaştığı ihtiraslardan dolayı mutsuz ayrılır. En son ise Dünya’ya uğrayacaktır.
Küçük Prens Kitabı Alıntılar
“İnsanlar arasında da yalnızdır insan…”
“Ne kadar da gizemli bir ülkeydi, şu gözyaşlarının ülkesi.”
”Ama gözler kör. Yüreğiyle bakmalı insan…”

Zaman Makinesi – H. G. Wells
Zaman Makinesi, 1895 yılında yayınlanırken belki de bilimkurgu alanında gelecek nesillerdeki yazarları etkileyecek bir kitap olacağından kimsenin haberi yoktu. Başlangıcı; İngiltere’nin Victoria dönemi diyen adlandırılan ve İngiltere Kraliçesi Victoria’nın yaşadığı dönemi konu etmektedir.
O yıllarda yaşayan bir bilim insanının zamanda yolculuk temalı bir zaman makinesi yapabileceğini iddia etmesi fakat kimsenin ona inanmamasıyla başlayan Zaman Makinesi adlı roman yine İngiltere’nin Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir (802.701) yılına gitmesiyle başlayacaktır. Bu yıldaki dünyanın keşfi, farklı dilde konuşan canlılar derken kahramanımız buraya adapte olmaya çalışacak ama aynı zamanda da zaman makinesine ulaşıp, yaşadığı yıla geri dönmeye çalışacaktır.
Yaklaşık 144 sayfalık bu kısa kitapta ona Eloi ve Morlock adındaki canlı türler eşlik edecektir. Kısa bir kitap olmasına rağmen birçok okurun tadı damağında kalmıştır, diyebilirim.

Zaman Makinesi Kitabı Alıntılar
“Değişim ve değişime gereksinimin olmadığı yer de akıl da yoktur.”
“Bu dünyayla yüzleş. Yolunu yordamını öğren, dikkatle izle, anlam çıkarmak için çok acele tahminlerde bulunmaktan kaçın. Önünde sonunda tümünün ipuçlarını bulacaksın.”
“Yanımda bir dostum olsa her şey farklı olacaktı. Ama yapayalnızdım.”
Seksen Günde Devr-i Âlem – Jules Verne
Seksen Günde Devr-i Âlem, hatırlarsanız bu kitabın bir filmi vardı. Jackie Chan’ın oynadığı bu filmden dolayı akıllara macera dolu bir hikâye olarak kalmış olabilir. Gerçekten de öyledir. Bu hikâye macera dolu. 1872 yılında yayınlanan bu eserin bir de ilk baskısında yolculuğun haritası yer almaktadır.
Phileas Fogg, yanına yardımcısı Jean Passepartout’u alarak 19. Yüzyıl’da Londra’dan; Londra Bilim Kulübüne üyeyken, oradaki bilim insanlarıyla servetini ortaya koyarak savunduğu tezi, durakları Mısır, Hindistan, Çin, Japonya, ABD ve yeniden İngiltere olan 6 ülke üzerinden 8 durak ve hiçbirinde hava yolunu kullanmayacağını belirterek, 80 günde gezebileceği konusunda iddiaya giriyor. E hâliyle o zamanın teknolojisine inanmayan diğer bilim insanları bunu kabul ediyor.
Kalın bir kitap olan Seksen Günde Devr-i Âlem, bu yolculuğu, yolculuk sırasında ana karakterlerin başlarına gelenleri, bunlardan nasıl sıyrıldıklarını, aşkı, peşindekileri ve bir yanlış anlaşılmayı geride bırakarak söz verdiği tarihte yeniden İngiltere’de olabilmeyi anlatır. Kitabı okumaya başlarken akıllara ilk gelen şu soru vardır; Fogg gerçekten de savunduğu bu tezi başarabilecek mi? Tabii akıllara ilk gelen soru bu olsa da bu 80 günün nasıl geçtiğini merak etmek daha heyecan verici olabilir.

Seksen Günde Devr-i Âlem Kitabı Alıntılar
“Büyük hırsızlar hep dürüst görünüşlüdür.”
“Bir vahşete seyirci kalmak demek vahşiliğe ortak olmak demektir.”
“Ara sıra ben de duygularıma göre davranırım… Vaktim varsa tabii.”
Felatun Bey ile Rakım Efendi – Ahmed Mithat Efendi
Felatun Bey ile Rakım Efendi kitabı günümüz Türkçesinden uzak kelimelerle yazılmış olsa da yazarın anlatılmak istenileni okuyucuya doğru şekilde ifade ettiğini söyleyebilirim. Ben de aslında eski kelimelerin kullanıldığı romanları sevsem de buna alışamayan insanlarda mevcut. 1875 yılında Ahmed Mithat Efendi tarafından yazılmış Felatun Bey ile Rakım Efendi romanı Batı hayranlığını, cehaleti anlatırken; kibir-alçak gönüllülük ve israflı olmak-tutumlu olmak gibi birbirine zıt kavramlara da değinmektedir.
Bir diğer zıtlık ise karakterler de görülmektedir. Yani bir mirasa konan fakat “züppe” tanımını yaşatan Felatun karakteri ile her şeyi sıfırdan elde etmeye çalışan Rakım karakteri vardır. Felatun isminin anlamı yol gösterici veya bilge öğretmen anlamına gelirken, Rakım isminin anlamı yazan çizen kimse anlamına gelmektedir. Ben bu iki isminde özellikle romanda anlatılana bir gönderme olduğunu düşünmekteyim.
Felatun Bey ile Rakım Efendi Kitabı Alıntılar
“Ah! İnsanoğlu böyledir. Özellikle genç kısmı böyledir. İnsan, başkalarının tecrübelerine itimat etmez.”
“Dudakları dertli koyunların akciğerleri gibi olmuştu. O mavi gözler çukurlaşıp köhne firuzeye dönmüştü.”
“Acele işin nedameti sonra tamir kabul etmeyecek kadar büyüktür.”
Satranç – Stefan Zweig
Satranç romanı, yazarı Stefan Zweig’in ölümünden önce yazdığı son kitaptır. Kitabın içerisinde ki ana karakterimiz Dr. B. bir zamanlar hapishanede bir kitap üzerinden kendi başına öğrendiği satranç oyununun bilgisini ve etkilerini ölümüne kadar yanında taşıyacaktır.
Kitap yalnızca satranç oyununa odaklanmaz. 2. Dünya Savaşının yarattığı etkilerden de bahseder. Ana karakterimiz Dr. B.’de bu etkilerden fazlasıyla nasibini almıştır ve onu satranç öğrenmeye iten en büyük neden de budur. Bana kalırsa kitap yalnızca satrancı öğretmiyor onun da ilerisinde insanın düşünce yapısına doğrudan katkısı bulunabilecek detaylar veriyor. Yıllar önce bu kitabı okuduğum da şahsıma çok büyük katkıları olmuştur.

Yeniden kitaba dönersek, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic’i ve geminin en zengini McConnor’u da hikâyede göreceğiz. Zira insan zengin olunca parasıyla her şeyi yapabileceğine inanıyor, buna dünya şampiyonunu yenmek de dahil… Czentovic tüm gemiye karşı oynayacaktır satranç oyununu sonra da ortaya çıkan Dr. B. ile maç yapacaktır. Ana karakterimizin satranca nasıl başladığını, Czentovic karşılaşmasını, satranca bakış açısını ve satranca nasıl başladığını anlatan bir serüven, Stefan Zweig’in Satranç kitabı.
Satranç Kitabı Alıntılar
“Bütün yontulmamış varlıklarda olduğu gibi onda da gülünç bir kendini beğenmişlik vardı.”
“İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz.”
“Satrancın çekiciliği tek bir şeyden kaynaklanır; stratejinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden.”

Othello – William Shakespeare
Othello, Shakespeare’nin 5 perdelik bir trajedi oyundur. Kitap yalnızca tiyatro oyunu olarak uyarlanmakla kalmamış, opera ve film olarak da kurgulanmıştır. Kitap içerisinde birçok konuya değinilir. Fakat ana konular; ahlak, ihanet, aşk, kıskançlık ve ırkçılıktır. Bir zamanlar Çok Güzel Hareketler Bunlar adlı programda da Othello oyunu oynanmıştır.
1603-1604 yıllarında ilk kez yayınlanmış olan Othello kitabı adını siyahi bir komutan olan Othello’dan alır. Aşık olduğu kadın Desdemona ise ırkçı bir kralın kızıdır. Cassio karakteri ise Othello’nun yaveridir. Bir de kitapta Iago karakteri vardır. Iago’nun bu kitap içerisinde ne kadar önemli olduğunu size şu şekilde söyleyebilirim; ana konular Iago olmasaydı, olmazdı.
Günümüzün zengin kız fakir oğlan benzetmeleri belki de bir yerlerde Othello’nun bu hikâyesine dayanıyordur. Birbirini seven iki insan, ancak birisi siyah, diğeri beyaz. Bu yüzden kızının mutluluğunu umursamayan bir baba. Kişisel çıkarları için insanların ölümüne sebebiyet verebilme konusunda gözü kara bir Iago. Trajediyi okuyucusuna etkili bir şekilde hissettiren bir yazar, William Shakespeare.
Othello Kitabı Alıntılar
“Şimdiye kadar hiç görmedim ben kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının.”
“Başlangıcı birdenbire olanın sonu da çabuk gelir.”
“Benim için akılsız ama çok seven biri deyin, kolay kıskanmayan ama bir kere kıskandı mı kendini kaybeden biri diye söz edin.”
Kara Keşiş – Anton Pavloviç Çehov
Kara Keşiş kitabı 1894 yılında yazıldığı zaman Artist adlı dergide yayınlanmıştır. 48 sayfalık bu kısa öykü Kara Keşiş, Rus yazar Çehov’un son felsefi öyküsü olarak görülmektedir. Çehov’un rüyasında gördüğü bir kara keşiş üzerine bu kitabı yazdığı da bazı kaynaklarda anlatılmaktadır. Lev Tolstoy, Çehov’un bu kitabından büyük bir övgüyle bahsettiği de bilinir.
Kitabın ana karakteri Andrey Kovrin bir bilim insanıdır. Fakat kendisinin normal bir bilim insanı olmadığını, Tanrının onu özellikle seçtiğini düşünür. Uykunun bir zaman kaybı olduğunu düşünür ve bu yüzden günün büyük bir kısmını çalışarak geçirir.

Delilik ve dahilik arasında ki ince çizgiye dair yorumlarını, Kovrin’in bakış açısını, varoluşsal meseleleri ve bir de ucu bucağı olamayacak konulara yorumlarını dinleriz. Günümüzde “kendi gibi davranan” insanların farklı bir konuma görüldüğünü de yine Kovrin’in gözlemleriyle doğrulayabiliriz.
Kara Keşiş Kitabı Alıntılar
“Sadece sürüden ayrılmayan sıradan insanlar sağlıklı ve normaldir.”
“Tebrik edin beni, galiba delirdim.”
“İnsanın aklı ve ahlaki gelişimi ne kadar yüksekse, ne kadar özgürse, hayat ona o kadar keyif verir.”
Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Marquez
Kırmızı Pazartesi kitabının yazarı Marquez, Nobel Ödüllü Kolombiyalı bir yazar. Gabriel Garcia Marquez çocukluğunun geçtiği kasabada işlenen bir cinayeti anlatıyor. Üstelik kitabın en başında cinayetin işleneceğini, neden işlendiğini ve kimlerin bu cinayeti işleyeceğini de anlatıyor. Cinayet romanı, ancak farklı bir bakış açısını da bize sunuyor.
Kadın ve erkeğin toplumdaki yeri, adaleti ve gelenekleri gibi kavramların sıkça sorgulandığı bu romanda, kasabalının da olaylara karışmadan uzaktan seyretmesini görüyoruz. Bir Pazartesi gününde geçen bu olayın kısa olacağı sizi düşündürmesin. Yazar konuyu öyle güzel işliyor ki okurken bir hafta geçiyor hissini vermiyor değil. Katili belli olan bir cinayeti kim merak edebilirdi ki? Bu soruya en iyi cevabı yazar Marquez, Kırmızı Pazartesi kitabını yazarak vermiş oluyor.

Kırmızı Pazartesi Kitabı Alıntılar
“Öyle güzel gülmelisin ki insanlar seni ağlatmaya utanmalı…”
“Suçu toplum hazırlar, suçlu işler.”
“Bizlerden daha sağlıklıydı; ama insan onun göğsünü dinleyince yüreğinin içinde fokurdayan gözyaşlarını duyabiliyordu.”
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah – Jules Verne
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah kitabı ve Verne’nin diğer kitapları, yaratıcılığının ve hayal gücünün ne kadar yükseklerde olduğunu, sınırın olmayacağını gösteren koca yürekli Jules Verne. Çocukluk zamanlarından hatırlanan bir kitap.
1869 yılında Magasin d’Éducation et de Récréation adlı çocuklara yönelik olan Fransız Edebiyat Dergisinde tefrika olarak yayınlanan bu hikâyeler 1870 yılında kitap olarak basılıyor. 1866 yıllarında denizlerde sürekli batan gemilerin araştırılması için kurulan ekibin serüvenini anlatıyor. Verne’nin hayal dünyasına dalacağınız bu yolculuğun en güzel yanı ise sonunu merak etmek. Küçükten büyüğe herkesi etkileyebilecek bir kitap; Denizler Altında Yirmi Bin Fersah.

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah Kitap Alıntıları
“O halde dünya da bir gün soğuk bir ceset olacak, dostum. Yaşanamaz bir hale gelecek ve tıpkı uzun süre önce yaşam sıcaklığını kaybetmiş olan ay gibi ıssız kalacak.”
“İnsanlar hakkında bu kadar kolay hüküm vermemek gerekir.”
“Bu ne ilginç bir anomali, bu ne tuhaf bir elementtir,” demiştir nüktedan bir doğa bilimci, “hayvanlar çiçek açarken, bitkiler çiçek açmıyor!”
Hayvan Çiftliği – George Orwell
Hayvan Çiftliği, 1945 yılında ilk kez yayınlanırken 1940’ların gerçek sosyalizmini eleştirmekle kalmak hâlâ daha günümüzü anlatabilen ileri görüşlü bir romandır. Sömürüye karşı eşitlikçi toplum örneğini hayvanlar üzerinden vermek isteyen George Orwell, hayvanların yaşamında oluşan diktatörlüğe engel olamamıştır.

2. Dünya Savaşı zamanlarında yazılan bu kitabın, Sovyet Lideri Stalin’in aldığı aksiyonları baz alarak yazıldığı düşünülmektedir. Orwell, insanların kendi arasındaki anlaşmazlığı hayvanlara aktarmış ve durumu bir çiftlikteki diğer hayvanları da nasıl etkilediğini konu edinmiştir.
Kitap masalsı bir anlatım ile karşımıza çıkar. Fakat anlatılan, bir masal değildir.

Hayvan Çiftliği Kitap Alıntıları
“Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.”
“Özgürlüklerini savunmayanların ödediği bedel ağırdır.”
“Kimsenin düşüncelerini söylemeye cesaret edemediği bir devir gelmişti.”

Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
Kürk Mantolu Madonna kitabı yayınlanmadan evvel 48 bölüm olarak Hakikat gazetesinde 1940-1941 yıllarında “Büyük Hikâye” başlığında yayınlanmıştır. Tıpkı günümüz gibi torpilsiz devlet dairesinde işe giremeyenler gibi o zaman için de bu durum geçerliydi ve Sabahattin Ali o zamanlar için siyasal atıflarda bulunmuştur.
Ana karakter Raif Efendi’nin günlüğüne konuk olduğumuz bu kitapta okumak için gittiği Almanya’da aşık olduğu bir portrenin ve yüreğinden gelen seslerin peşinden giden Raif Efendi, okuyucuda duygusal anlamda anlaşılması herkesçe mümkün olmayan soyut bir tat bırakmaktadır. Çünkü Raif Efendi fiziksel olarak yaşan bir kadına değil de duvarında asılı olan bir portreye aşık olmuştur.
Raif Efendi’yi anladığım nokta ise buna benzer bir aşkın başıma gelmesiyle olmuştur. Fotoğrafa Aşık Olmak adlı yazımı okursanız, sizin de beni anlayacağınızı düşünmekteyim. Okumak için altı yazılı kısma tıklayabilirsiniz.
Kitaba gelecek olursak portrenin gerçek bir insana ait olup olmadığını, Raif Efendi’nin aşkını içinde tutup tutmadığını öğreneceğiz. Sabahattin Ali’nin en çok okunan eserlerinden olan Kürk Mantolu Madonna kitabının ana karakterlerinden Maria’nın, yazarın 1920’lerde bir yıllık Berlin yaşamında tanıştığı ve aşık olduğu Maria olduğu bilinmektedir. Bu tanışıklığı doğrulayan ise BBC’e verdiği söyleşide ifade eden kızı Filiz Ali’dir.

Kürk Mantolu Madonna Kitap Alıntıları
“İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.”
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.”
“Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.”
Sırça Fanus – Sylvia Plath
Sırça Fanus, Sylvia Plath’ın en bilindik romanıdır. Roman yarı otobiyografik roman olma özelliğini taşımaktadır. Kendi yaşamından ilham alarak yazdığı romanı ölümünden bir ay öncesinde başka bir isimle 1963 yılında yayınlanmıştır. Kitabın ana karakteri Esther Greenwood ve yazarı Sylvia Plath’ın sonu birbirine benzemektedir. Aslında yaşamları da…
New York, 1950 yılları ve rekabetin arşa çıktığı bir yayın dünyası; tüm bunların ışığı altında Esther Greenwood’un yazarlık konusundaki büyük hayalleri… Yazarın melankolik havası karaktere de işlemiş, kitabın isminden de belli olduğu gibi “fanus” içerisinde yaşamın gerçekçi bir bakış açısında hissedildiği ara ara varoluşsal sancıların hissedildiği bir kitap olmuştur. Aynı zamanda kitap içerisinde yayın dünyasında yükselmeye çalışırken kadın olmanın zorluğunu da okuyucuya aktarmıştır, Plath.
256 sayfalık bu kitap içerisinde Greenwood’un psikolojik çöküşünün ve enkazın üzerinden gelmek için çabalayışını da görmekteyiz.

Sırça Fanus Kitap Alıntıları
“Eğer birinden hiçbir şey beklemezsen, hayal kırıklığına uğramazsın.”
“Bir kadının bir tek temiz yaşantısı olması gerektiği, oysa bir erkeğin biri temiz, ötekisi temiz olmayan iki tane yaşantısı olabileceği düşüncesi çileden çıkarıyordu beni.”
“Sanki asıl öldürmek istediğim şey o derinin altında ya da başparmağımın altında atan o ince mavi damarda değil, başka bir yerde, daha derinde, daha gizli ve ulaşması çok daha güç bir yerdeydi.”

Kral Oidipus – Sophokles
Kral Oidipus, Yunan tragedyasının en önemli ve bilinen eserlerindendir. Sophokles tarafından yazılan bu kitap kader ve özgür iradenin çatışmasını sunmaktadır. Bir gün Oidipus henüz çocukken lanetlenmiş ve bu lanetten haberdar olan anne ve babası onu bir çobana verip terk etmişlerdir. Çoban ise Oidipus’u çocukları olmayan kral ve kraliçeye teslim etmiştir. Onların yanlarında büyüyen Oidipus, kâhinden kendisi hakkında ki gerçeği öğrenmiştir. Gerçek şudur ki;
Oidipus lanetlenmiş ve bu laneti onun kaderine işlenmiştir. Oidipus’un kaderi babasını öldürüp annesinden çocuk yapacaktır. Durumu öğrendikten sonra farkında olmadan onu büyüten aileden kaçıp gerçek ailesine doğru yol alacaktır. Ve bu yolda onu bir de Sfenks adlı canavar ve onun bilmeceleri bekleyecektir.

Kral Oidipus’un bu hikâyede kaderini gerçekten yaşayıp yaşamadığı, eğer yaşıyorsa nasıl yaşadığı önemli detaylardır. Kitabın daha uzun bir özetini okumak isterseniz, aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
Kral Oidipus Kitap Özeti | Oidipus ve Sfenks Hikâyesi | Sophokles Tragedyası
Kral Oidipus Kitap Alıntıları
“Bilmiyorum. Bilmediğim konularda susmayı tercih ederim.”
“Yanlış anlaşılan sözler birtakım şüphelere yol açar. Yersiz de olsa şüphe insanı yaralar.”
“Çünkü senin aklın ve kulakların da en az gözlerin kadar kör.”
Beyaz Balina – Herman Melville
Beyaz Balina ya da en bilindik adıyla Moby Dick. İlk basımı 1851 yılında olan kitabın iki ana kahramanından birisi Kaptan Ahab ve diğeri ismini kitaba veren Moby Dick. Yazar Melville Beyaz Balina romanını 1820’de bir balinanın gemi batırışı ve 1839 yılında albino olan bir balinanın öldürülmesi olaylarından esinlenerek yazıyor. Üstelik kitaba kendi deniz tecrübelerini de ekliyor.
Giriş cümlesi “Bana İsmail deyin” olan roman basıldığı tarihlerde pek ilgi görmese de 20. Yüzyılda iyi bir üne kavuşuyor. O kadar iyi oluyor ki üzerine incelemeler ve senaryolar yazılıyor. Gemideki mürettebatın hikâyelerine kadar işleyen yazar, Kaptan Ahab’ın mürettebat ile ilişkisini de anlatıyor. Bir diktatörü vurgulayan Melville, Kaptan Ahab’ın bitmek bilmeyen intikam hırsını ve Moby Dick ile olan savaşını iyi bir şekilde betimliyor.
Bu ikilinin ilk karşılaşmasında bacağını kaybeden Ahab, yıllarca balinayı arayıp onu öldürme arzusunu içerisinde yaşatıyor. Üstelik bu tehlikeli maceraya gözü kara bir şekilde girerken, mürettebatını da bu işin içine sürüklüyor.
Beyaz Balina Kitap Alıntıları
“Bence bedenim, asıl varlığımın tortusudur ancak.”
“Bir adam, başkasını bol bol güldürebiliyorsa, bilin ki sandığınızdan çok daha fazla bir şeyler olabilir o adamda.”
“Çünkü senin yüreğin neredeyse, hazinen de oradadır.”
Olağanüstü Bir Gece – Stefan Zweig
Olağanüstü Bir Gece kitabı, yazar Zweig’in en çok okunan öykü kitaplarından birisidir. Listede en sevdiğim yazarlar arasında olan Stefan Zweig’in anlatım tarzı ve soyut kavramları iyi işlediği kitaplarından biri daha.
Ailesinin vefatının ardından geçen altı ayın sonunda, altı saatlik bir geceyi anlatıyor Zweig. Ana karakterin yaşadığı hissizliği, en iyi şekilde okuyucuya sunuyor. Üstelik okuyucu, başrole kendisini koymaktan geri durmuyor. Ailesinden kalan miras ile erkenden emekli olan karakterimiz, antikalar ve birçok eşyanın nadir koleksiyonu yapmakla geçirirken günlerini, hissizleştiğini fark ediyor. Ve sonrasında 6 saat sürecek olan kendisini bulma yolculuğu başlıyor. Öncesinde ise soylu duruşundan dışarı çıkması gerekecek.
Okuyucuyu okurken düşündürten bir kitap olmasının yanı sıra insana kendisini anlama fırsatı da tanıyor. En sonunda ise Zweig yine yazmış dedirtiyor.
Olağanüstü Bir Gece Kitap Alıntıları
“Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.”
“Denizde susuzluktan ölen biri gibiydim.”
“Hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yerde köklenmeden, akan suyun üzerinde kayar gibi yaşıyordum.”
İnce Memed – Yaşar Kemal
İnce Memed, Yaşar Kemal’in Türk edebiyatına kazandırdığı dört ciltlik muhteşem bir eserdir. Esere 1947 yılında başlasa da yarım bıraktıktan yedi sene sonra 1954 yılında ilk cildini bitirmesinin ardından, 1987 yılına kadar dört ciltlik İnce Memed’i ortaya çıkarıyor. Yaşar Kemal ve bu unutulmaz eser İnce Memed; The New York Times, Sunday Telegraph, The Booksell ve Sunday Times gibi gazeteler ve dergilerde güzel yorumlar alır. İlk önce Bulgarcaya çevrilen bu eser Nazım Hikmet tarafından Rusçaya, Abidin Dino tarafından Fransızcaya çevrilir. Günümüzde ise eserin çevrilen dil sayısı kırktan fazladır.
İnce Memed serisi, haksızlığa baş kaldıran Memed’in hikâyesini konu alır. Köylü halkının sefaleti ve kasabalardan geri kalmışlığını anlatırken, köylerdeki ağaların zulümleri ve sürdükleri hüküm de güçlü şekilde vurgulanır. Memed ise bu duruma karşı bir başkaldırı sunar. O, köylüler için bir kahraman olurken köy ağalarının otoritesini bitirmeye çalışan korkulu bir eşkıyadır. Atını dağlara sürer, diktatör ağaların yaşamlarına son verir ve inandığı gerçeklerle köylünün hakkını vermeye çalışır.
33 senede yazılan dört ciltlik eserin içerisinde İnce Memed dağlarda gezinir, köylerde saklanır, aşkı ve acıyı yaşar, ardında da cinayetler bırakır. Dönemin eşkıya sinema uyarlamasına da katkıda bulunacaktır.
İnce Memed Kitap Alıntıları
“İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”
“Bir türkü duyulur… Gecede başka türlü, gündüzde başka türlüdür. Çocuk söylerse başka tatta, kadın söylerse…Genç söylerse başka türlü olur, yaşlı söylerse…”
“Bir tepeden bir gün doğsun yeter. Bir tek gün doğsun… Başka istediğim yok.”
Beyaz Zambaklar Ülkesinde – Grigori Spiridonoviç Petrov
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı henüz 1928 yılında Türkçeye ilk olarak Ali Haydar Taner tarafından çevrildiğin de Mustafa Kemal Atatürk kitabı okumuş ve şiddetle müfredatımıza eklenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Atatürk’ün şiddetle tavsiye ettiği bu kitapta Finlandiya’nın eğitim sistemine yapmış olduğu büyük yatırımı görüyoruz. Ve adeta sıfır olan bir ülkenin eğitimle yeniden ayağa kalktığı ve şu an ki konumuna gelen temellerinin nasıl atıldığını anlıyoruz.
13 bölümden (yayınevine göre değişebilir) oluşan eserde, Snelman önderliğindeki bir grup aydının Finlandiya’yı yeni baştan kurma serüvenini anlatmaktadır. Bu serüvende genç, yaşlı demeden her insan bilinçlendirilecektir.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitap Alıntıları
“Karanlık köşelerde canlı kandiller yaktım. Daha iyi yansınlar diye de içlerine yağ ekledim.”
“Ülke insanının çoğunluğunun eğitimden yoksun bırakılmış olması bir cinayettir. Devletin kendi kendini yok edişi, intihar etmesi demektir.”
“Gençleri suçlamayın, kendinizi suçlayın. Siz onları nasıl yetiştirir, nasıl terbiye edersiniz öyle büyürler. Peki sizin verdiğiniz terbiye nedir?”
Siyah İnci – Anna Sewell
Siyah İnci yazarı Anna Sewell tarafından 1877 yılında yayınlanmıştır. Kitap bir atın çocukluk döneminden başlayan (taylık dönemi) ve karşılaştığı insanlarla olan iletişimini anlatan bir kitaptır. Konu bakımından Hayvan Çiftliği kitabına benzetilen Siyah İnci kitabında, karşılaştığı iyi insanların yanı sıra kötü insanlarla da karşılaşan Siyah İnci kişiselleştirme tekniğiyle anlatılmaktadır.
Belki de bu kitabı okuduğunuz da bir hayvanın neler hissettiğini anlayabilir, onunla empati kurabilirsiniz.
Siyah İnci Kitap Alıntıları
“İnsanlar sadece gözünle gördüğüne gerçekten güvenebilirsin derler; fakat bence sadece hissettiğine gerçekten güvenebilirsin…”
“Bir şey doğruysa, onu yapmanın yolu bulunur; yok yanlışsa, onsuz yapmanın yolu da bulunur.”
“Tanrı’nın yarattıklarına acı çektirip güzelliklerini bozmaya ne hakları var?”
Bir Delinin Hatıra Defteri – Nikolay Vasilyeviç Gogol
Bir Delinin Hatıra Defteri, Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’ün ‘Palto’sundan çıktık” sözündeki Palto öyküsünün de içerisinde bulunduğu bir öykü kitabıdır. Yine kitabın isminin olduğu bir öykü de kitabın içinde bulunmaktadır. Dünyadaki adaletsizliği deli bir karakter üzerinden anlatan Gogol, sınıf ayrımından da bahseder. Öykülere bir de delilerin bakış açısından bakarsak kitap bize başka bir keyif verecektir. Bazı yayınevleri tarafından 3 bazıları tarafından ise 5 öyküsüne yer verilen kitapta ana üç öykü Bir Delinin Hatıra Defteri, Burun ve Palto’dur.
Bir Delinin Hatıra Defteri Kitap Alıntıları
“Ah, gerçek hayat ne kadar iğrençti! Hayallerdekinin tam tersi!”
“Beni anlamak istemiyorlar, görmüyorlar, dinlemiyorlar.”
“Bir unvandan başka ne anlamı var. Ne yani bu unvanı alanların alnının ortasında üçüncü bir göz mü var? Burnu altından yapılmamış ya. Burnuyla yemek yemiyor ya…”
Oliver Twist – Charles Dickens
Oliver Twist 1838 yılında Charles Dickens tarafından yazılan kitap 9 yaşında yetimhanede karşımıza çıkan Oliver’ın hayatta ki mücadelesini ele alıyor. Daha fazla yemek yemek istediği için bir an önce başka bir aileye evlatlık verilmek istenmesi, çalıştığı yerlerdeki zorluluğu ve kendini Londra’da bulup hayatta kalma mücadelesi gibi örnekleri sıralayabiliriz. Henüz kitaplaşmadan önce dergilerde ilk çıktığı zamanlarda haftalık ya da aylık olarak bölüm bölüm yayınlanmasından ötürü maceraları arasında kopukluk hissedebilirsiniz.
Oliver’ın karşılaştığı insanlar çok kötü ve çok iyi diye ayırt edilebilir. Yetimhane Müdürü ve Oliver’ın karşılaştığı doktor, bu duruma çok iyi birer örnektir. Ayrıca kitaptan çıkartılabilecek bir diğer ders ise hayatta karşılaşılan durumlardan, insanın kendine inanarak çıkması, engelleri yıkmak için en iyi yoldur, diyebiliriz.
Oliver Twist Kitap Alıntıları
“Yararsız üzüntüye kendimizi kaptırmakta anlam yok.”
“Kendi ruhu sevgi ve sadakatle dolu olduğu için sıradan bir aşk doyuramaz. O; derin ve sonsuz bir aşk ister.”
“Gerçi bütün güzelliği ciltlerinden ibaret olan kitaplar da vardır.”
Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
Feminizm yazarlarından en bilineni olan Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda kitabında genç bir üniversite öğrencisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu öğrencinin kafasının içinde olan okuyucu hâlâ günümüzde devam eden ayrımı bu kitapta fazlasıyla görecektir. Hem toplumun kadınlar üzerinde kurdukları baskılardan ve durumun etkilerinden hem de edebiyatta varolmasının gerekliliğinden bahsediyor. Üstelik bunları yapabilmesi için kendi kişisel alanının olması ve hayatını idame ettirebilecek finansal özgürlüğünün gerekliliğinden bahseden yazarımız kitabı ilk olarak 1929 yılında yayınlamış olsa da günümüzde hâlâ anla bulabiliyor.
Kendine Ait Bir Oda Kitap Alıntıları
“Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar… “Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.”
“Kadının varlığına katlanamayan zihniyet; elbette onun yazmasına, okumasına, düşünmesine de karşıdır.”
“İnsanın kendinden başka hiç kimse olmasına gerek yoktu.”
Tom Sawyer – Mark Twain
Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez
Karamazov Kardeşler – Fyodor Dostoyevski
Ulysses – James Joyce
Bülbülü Öldürmek – Harper Lee
Don Kişot – Miguel de Cervantes
Savaş ve Barış – Lev Tolstoy
Veronika Ölmek İstiyor – Paulo Coelho
Kinyas ve Kayra – Hakan Günday
Madame Bovary – Gustave Flaubert
Kırmızı ve Siyah – Stendhal
Simyacı – Paulo Coelho
Dönüşüm – Franz Kafka
Veba – Albert Camus
Gurur ve Önyargı – Jane Austen
Momo – Michael Ende
Dorian Gray’in Portresi – Oscar Wilde
Uğultulu Tepeler – Emily Brontë
İki Şehrin Hikayesi – Charles Dickens
Oblomov – Ivan Gonçarov
Denemeler – Montaigne
Sineklerin Tanrısı – William Golding
Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
Yeraltından Notlar – Dostoyevski
Toprak Ana – Cengiz Aytmatov
Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk
Puslu Kıtalar Atlası – İhsan Oktay Anar
Nietzsche Ağladığında – Irvin D. Yalom
Tutunamayanlar – Oğuz Atay
Kolera Günlerinde Aşk – Gabriel Garcia Marquez
Kör Baykuş – Sadık Hidayet
Martı Jonathan Livingston – Richard Bach
Fareler ve İnsanlar – John Steinbeck
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Peyami Safa
Ütopya – Thomas More
Martin Eden – Jack London
Bulantı – Jean Paul Sartre
Sol Ayağım – Christy Brown
Şeker Portakalı – Josê Mauro de Vasconcelos
Otomatik Portakal – Anthony Burgess
İnce Memed – Yaşar Kemal
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku – İlhami Algör
1984 – George Orwell
Olasılıksız – Adam Fawer
Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley
Beyaz Diş – Jack London
İlyada – Homeros
Odysseia – Homeros
Çavdar Tarlasında Çocuklar – J. D. Salinger
Serenad – Zülfü Livaneli
Uçurtma Avcısı – Khaled Hosseini
Şu Çılgın Türkler – Turgut Özakman
Gün Olur Asra Bedel – Cengiz Aytmatov
Genç Werther’in Acıları – Johann von Goethe
Küçük Kara Balık – Samed Behrengi
Çalıkışu – Reşat Nuri Güntekin
Aziz Bey Hadisesi – Ayfer Tunç
Kalanlar – Tezer Özlü
Devlet Ana – Kemal Tahir
Monte Cristo Kontu – Alexandre Dumas
Kendime Düşünceler – Marcus Aurelius
Körlük – Josê Saramago
Budala – Fyodor Dostoyevski
Yaşamak – Yu Hua
İrade Terbiyesi – Jules Payot
Fahrenheit 451 – Ray Bradbury
Aylak Adam – Yusuf Atılgan
Aşk-ı Memnu – Halid Ziya Uşaklıgil
Peynir ve Kurtlar – Carlo Ginzburg
Palto – Nikolay Vasilyeviç Gogol
Ana – Maksim Gorki
Ermiş – Halil Cibran
Otostopçunun Galaksi Rehberi – Douglas Adams
Savaş Sanatı – Sun Tzu
Mutlaka Okunması Gereken 100 Kitap listesindeki yorumlar ve görseller zamanla güncellenecektir.
İçerikte bulunan bazı görsellerin sahibi Ceyda Gözüdok’a kütüphanesinden görselleri benimle paylaştığı için teşekkür ederim. Ayrıca bazı görseller Şubat Hikâyesi adlı instagram hesabının sahibi Esra hanıma aittir. Kendisinin profilinde paylaştığı kitap yorumlarına ve fotoğraflarına ulaşmak için tıklayınız. Yardımlarından dolayı kendisine de teşekkür ederim.
Görsellerden bazıları Microsoft Bing Image Creator tarafından yapılmıştır. İlgili görsellerin hangileri olduğu altında yazmaktadır.
Bu yazıdaki görsellerin geri kalanı Kendi İçine Yazar adlı siteye aittir. İçerikten herhangi bir görselin kullanımı telif hakkına girmemesi için lütfen kullanırken izin alınız.
Burada yer alan 100 kitap özenle seçilip hazırlanmıştır. Listede olması gerektiğini düşündüğünüz kitapları yorumlarda belirtebilirsiniz. Bu yazıyla ilgili fikirlerinizi yorumlarda okumak isterim.
Kendi İçine Yazar sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.