Truva Filmi Hakkında
Truva (Troy), 2004 yılında gösterime giren, Homeros’un İlyada Destanına dayanan bir savaş filmidir. Yönetmenliğini Wolfgang Petersen’in yaptığı filmde Brad Pitt, Eric Bana, Orlando Bloom, Diane Kruger gibi ünlü oyuncular yer almaktadır.
Senaryosunu David Benioff’un Homeros’un İlyada destanından uyarlayarak yazdığı film; Wolfgang Petersen, Diana Rathbun ve Colin Wilson tarafından yapımcılığı üstlenilen bir projedir.
Yaklaşık 185 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen film, 14 Mayıs 2004 tarihinde Türkiye’de vizyona girmiştir. Malta, Meksika ve İngiltere gibi farklı ülkelerde çekimleri gerçekleştirilen yapım, Warner Bros. Pictures tarafından dağıtılmıştır. Ayrıca en iyi kostüm tasarımı dalında Oscar’a aday olmuştur.
IMDb puanı 7.3 olan filmde kullanılmış olan tahta Truva Atı, filmden sonra Çanakkale’ye hediye edilmiştir.

Not: Burada yazılmış olan Truva Savaşı Özeti, tamamıyla filmin özetine dayanmaktadır. İlyada ve Odyssey kitaplarındaki özetlerle alakası bulunmamaktadır. Yalnızca Truva Savaşı öncesinde bulunan altın elma hikâyesi gerçek kaynaklara göre yazılmıştır.
Truva Savaşı Özeti
Truva Savaşı öncesinde, mitolojik anlatılara göre savaşın başlamasını etkileyecek çok önemli bir olay yaşanmıştır. Bu olayın en başında, Peleus ve Thetis’in düğünü vardır. Peleus bir ölümlü, Thetis ise bir deniz tanrıçasıdır. Düğünlerine tüm tanrılar davet edilir, ancak anlaşmazlık ve uyumsuzluk tanrıçası Eris davet edilmez. Bunun nedeni ortalıkta nifak tohumları ekebilecek bir tanrıça olmasıdır. Eris, bu duruma öfkelenir ve düğüne “En Güzele” yazılı altın bir elma bırakır. Bu elma, tanrıçalar arasında büyük bir anlaşmazlığa yol açacaktır.
Hera, Athena ve Afrodit, elmanın kendilerine ait olduğunu iddia ederler ve anlaşmazlık başlar. Bunun üzerine Zeus’tan hakemlik yapmasını isterler. Zeus ise hangisini seçerse seçsin, diğer tarafla anlaşmazlık yaşayacağı korkusuyla tarafsız kalmak için bu görevi Truva prensi Paris’e verir.

Görsel Antandros Antik Kenti sitesinden alınmıştır.
Truva Kralı Priamos’un oğlu olan Paris (Alexandros), doğar doğmaz, kehanetler onun ülkesine felaket getireceği söylendiği için İda Dağı’na terk edilmiştir. Ancak Paris hayatta kalmış ve Priamos’un hizmetkârı tarafından gizlice büyütülmüştür. Paris, altın elmaya kadar hayatını dağlarda çobanlık yaparak sürdürmekteydi.
Zeus, Hermes’i 3 tanrıçayı İda Dağı’na götürmekle görevlendirir. Paris’ten, en güzel tanrıçayı seçip altın elmayı ona vermesi istenir.
Tanrıçalar Paris’in önüne gelir. Hera, ona Asya İmparatorluğu’nu vaat eder. Athena ise bilgelik ve tüm savaşlarda zafer sözü verir. Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınını vaat edecektir. Paris, elmayı Aphrodite’ye vererek dünyanın en güzel tanrıçasının ona aşık olmasını seçer ve böylece kendisine vaat edilen dünyanın en güzel kadınını alacağı günü bekler. Ayrıca Antik yazar Strabon;
“İç kısımda Antandros bulunur, bunun da yukarısında Paris’in hakemlik ettiği söylenen Aleksandreia Dağı vardır”
diyerek bu efsanenin Antandros’ta gerçekleştiğini belirtir. (1)
Afrodit, Paris’e verdiği sözü tutar. Paris ve Hektor müttefiklerini ziyaret ettikleri sırada Paris Helen ile karşılaşır ve aşık olur. Helen’i Truva’ya kaçırmak isteyen Paris, emellerine ulaşır ve mutsuz Helen onunla birlikte Truva’ya gelir.

O sırada Helen’in kocası Sparta Kralı Menelaos, durumu fark eder ve çok öfkelenir. Helen’i geri almak için Yunanistan’daki diğer kralları savaşa çağırır. Fakat amaç yalnızca Helen değil aynı zamanda ticari ve stratejik olarak Troya Antik Kenti’nin önemli olmasıdır. Menelaos’un kardeşi Agamemnon, Mykene Kralı olarak bu savaşı yönetir ve büyük bir Yunan ordusu toplanarak Truva’ya doğru yola çıkar. Bu olaylar silsilesi, on yıl sürecek olan ve mitolojik efsanelere konu olan Truva Savaşı’nın başlamasına neden olur.

Homeros’un İlyada Destanında, Akhilleus’un Agamemnon ile yaptığı konuşmada, Akhaların (Yunanlıların) Truva’ya 1186 gemide ve her gemide yaklaşık 120 savaşçı ile geldiği belirtilmektedir. Bu da yaklaşık 140 bin Akha savaşçısının Truva’ya geldiği anlamına gelmektedir. Bu savaşçıların farklı bölgelerden ve kentlerden geldiği düşünülürse, Truva Savaşı’na katılan en az 100 farklı kent vardır gibi bir cümle kurabiliriz.
Ayrıca orduda Akhilleus (Aşil), Odysseus, Diomedes, Ajax ve Nestor gibi efsanevi savaşçılarda bulunmaktadır. Savaş başlamadan önce Akhilleus’u henüz yola çıkmadan önce annesi ona bu savaşta ölebileceği kehanetini söylemesini rağmen o ölümsüzlüğüne inanarak savaşa katılmıştır.

Ordu Truva’ya ulaştığında, büyük surların dışında kamp kurulur ve uzun bir kuşatma dönemi başlar. Savaşın ilk yıllarında çeşitli çarpışmalar ve düellolar yaşanır. Bunların en başında Menelaos’un Paris ile düellosu yer alır. Teklif Sparta Kralı’ndan gelir ve Paris ile ölümüne bir anlaşmaya girerler. Anlaşmaya göre Menelaos kazanırsa Helen’i alıp geri dönecektir, Paris kazanırsa ordu geri dönecektir. Ve böylelikle savaş en az kayıpla bitecektir, düşüncesi yer alır. Tabii aslında arka planda bu savaşı kim kazanırsa kazansın sonuç olarak Truva Savaşı yine yaşanacaktır gerçeği de görmezden gelinemez.
Menelaos ne var ki Paris’i tam yenecekken, Hektor duruma dayanamaz ve anlaşmayı bozarak kardeşini korur ve Menelaos’u öldürür. Sonrasında ise yüzyıllar sürecek o savaş başlar.

Yine savaş içerisinde Ajax adındaki efsanevi savaşçıyla karşılaşacak olan Hektor, bu savaştan da galibiyetle ayrılarak Akhilleus’a bir gözdağı verecektir. Tabii o sırada henüz karaya ayak basar basmaz Apollon Tapınağındaki rahibeyi esir alan Akhilleus, Agamemnon ile tartışma yaşar. Tartışmada Agamemnon, Akhilleus’un kölesini kendisine alır ve Akhilleus’un savaştan uzaklaşmasına neden olur.
Bu süreç Yunan orduları için zor geçecektir. Çünkü Yarı Tanrı ve ölümsüz olarak bilinen, dönemin en güçlü savaşçısı Akhilleus savaşta yanlarında değildir. Tam da o sırada filme göre Akhilleus’e benzeyen genç kuzen, İlyada kitabına göre onun en yakın arkadaşı olan Patroclus; Akhilleus’un zırhını giyer, miğferini kuşanır ve onun kılıcıyla beraber savaş meydanlarına çıkar.
Hektor karşısında gördüğü bu savaşçıyı Akhilleus sanarak onunla bir savaşa tutulur. Bu savaştan da galip gelen Hektor, halkına laik bir kral olacağının sinyallerini verir. Tam da bu sırada Akhilleus’e haber gider ve tek başına Truva surlarına gelir ve Hektor ile birebir savaşmak ister. Akhilleus’un namından ötürü, kimse onunla savaşmasını istemez. Fakat Hektor, onurunu korumak için meydana çıkar ve kıyasıya mücadelesini eder.
Bu savaşın sonucunda, Akhilleus Hektor’u öldürerek Yunanlılara büyük bir moral kazandırır. Hektor’un ölümü ise Truva halkını büyük bir yasa boğacaktır. Hektor’un ölümü aynı zamanda savaşın dönüm noktalarından biri de olacaktır.
Bir gece Akhilleus’un çadırına gelen Truva Kralı Priamos, oğlunun cesedini almak ister. Ona yakışan bir cenaze töreni yapmak istemektedir. Akhilleus ölüme saygı gösterir ve Hektor’un cesedini babasına verir.
Artık savaşın son yıllarına gelindiğinde, Yunanlılar hâlâ Truva surlarını aşamamışlardır ve kaynakları da tükenmektedir. Vazgeçmeye başlayan orduların karşısında Odysseus’un kurnaz bir planı devreye girecektir; Truva Atı.
Yunanlılar, devasa bir tahta at inşa eder ve en iyi savaşçılarını bu atın içine saklarlar. Geriye bıraktıkları notta, artık kazanamayacaklarını anladıkları için geri döndükleri ve tahtadan olan bu atı onlara hediye ettiklerini söylerler. Truvalılar, Yunanların çekildiğine inanarak tahta atı zafer sembolü olarak kalelerine alırlar. O akşam kentte büyük bir eğlence düzenlenir ve içkiler içilir.
Gece olduğunda herkes yorgun argın bitap düşmüşken, Yunan savaşçıları atın içinden çıkarak Truva şehrini kuşatırlar. Büyük bir yıkıma uğrayan kentte; Priamos öldürülür, kadınlar ve çocuklar esir alınır, şehir yakılıp yıkılır. Ne var ki filme göre sarayın altında ki gizli bir geçitle Paris başta olmak üzere birçok insan kaçıp kurtulur.

Akhilleus’un Ölümü
Truva Savaşı, Yunan mitolojisinde büyük bir öneme sahip olduğunu ve pek çok kahramanın kaderini belirlediğini daha önce söylemiştim. Bunlardan birisi de Akhilleus’tur. Mitolojiye göre yarı-tanrı olan karakter, ölümsüzdür. Zaten ölümsüzlüğü de hiçbir savaşta kaybetmeyerek ün kazanmıştır. Fakat ne var ki bu savaşın sonunda Paris tarafından ayak topuğundan yani Aşil Tendonu denilen kısımdan bir okla vurularak yaralanır ve kan kaybından ölür.
Yunan Kahramanı olan Akhilleus’un merak edilen bu ölümünün nedenini ve hayatındaki diğer maceraları okumak isterseniz tıklayınız.
Savaşın Sonrası
Savaşın sonunda, Yunan kahramanlarının çoğu evlerine dönerken farklı maceralar yaşar. Odysseus‘un dönüşü, on yıl süren ve başka bir destan olan Odyssey’de anlatılır. Savaş, insanlık tarihinin en destansı ve dramatik olaylarından biri olarak anılır ve birçok kültürel esere ilham kaynağı olur. Bu destansı savaş, sadece kahramanlık öyküleriyle değil, aynı zamanda insanlık, kader ve tanrıların müdahalesi gibi temalarla da derin bir anlam taşır.

Truva Savaşı Filmi Oyuncuları
- Akhilleus – Brad Pitt
- Hektor – Eric Bana
- Paris – Orlando Bloom
- Helen – Diane Kruger
- Priamos – Peter O’Toole
- Odysseus – Sean Bean
- Agamemnon – Brian Cox
- Menelaus – Brendan Gleeson
- Hippasus – Ken Bones
- Andromache – Saffron Burrows
- Briseis – Rose Byrne
- Thetis – Julie Christie
- Glaucus – James Cosmo
- Aeneas – Frankie Fitzgerald
- Triopas – Julian Glover
- Patroclus – Garrett Hedlund
- Aias – Tyler Mane
- Eudorus – Vincent Regan
- Nestor – John Shrapnel
- Telephus – Nigel Terry
- Philoctetes – Adoni Maropis
- Boagrius – Nathan Jones
Kaynakça
(1) Altın elma hikâyesi yazılırken kaynak olarak Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Klasik Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Yasemin POLAT’ın Antandros Antik Kenti resmi sitesindeki yazısından yararlanılmıştır.
All images were taken from the movie’s page on the IMBd website.
Bütün görseller IMBd sitesindeki filmin sayfasından alınmıştır.
Filmi izlemek için tıklayınız.
Yunan Mitolojisiyle ilgili filmlerin listesine bakmak için;
Yunan Mitolojisi Filmleri | 25 Yunan Mitolojisi Filmi
Bir önce ki film önerisi ve eleştirisi olan yazım Üç Silahşörler Filmleri yazısını okumak için filmin adına tıklayabilirsiniz.
Kendi İçine Yazar sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.