İpleri Dolaşmış Uçurtmalar
Yollanan tabağı boş göndermemek için yapılan yemeklerde olmazsa yeni tatlar keşfedemeyeceğiz evde yahu. Akşam yemeğine gelen misafirler için çıkarılan yeni tabak takımları gibi. Çatal ve bıçağı da unutmamak gerekir. Benim en son gördüğüm sabah kahvaltıya gelen misafirler için sofraya sunulmuş yeni peynirler ve her zaman evde olmasına rağmen bir türlü sabah kahvaltısında, sofrada kendisini göremediğimiz çikolata da geliyor karşımıza.
Duyduğum ise-biraz düşündükten sonra- Ya ben duyduğumu unuttum. Tam bir saat elli üç dakikadır, ne yazacağımı düşünüyorum. Yok, gelmiyor aklıma. Birkan ağabeyim bana ”büyük ihtimal kafan başka yerde, çok dalgınsın ondan olmuştur” dedi. Ona hayır dedim, şimdi evet yazacağım. Bana kızma Birkan ağabey, şimdi fark ediyorum yalnızca. Kafamı içi çok karışık, sürekli gelip giden insanlar ve her zaman bir köşede oturup, konuşmayı beklediğim insanlar ile dolu.

Resim 愚木混株 Cdd20 tarafından Pixabay‘a yüklendi.
Gelip gidenler canımı sıkıyor, aklıma takılıyor söyledikleri. Sonra kendi kendimle baş başa bırakıyorlar beni. Ben, neden, yazıyorum? Ben, neden yazıyorum? Ben neden yazıyorum? -Bunları soluk soluk yazdım.- Yazı yazmamın birçok sebebi var. Mesela, beni rahatlatır ve oyalar. Sevdiğim insanlar yazılarımdan hoşnutlar. Bırakmamamı söyleyen insanlar var.
Tanımama rağmen yeni yazı bekleyenler var. Ve uzun süredir yazı paylaşamadığım için bu işi art arda, ayrıca ziyaretçi sayısını arttırmak adına; günde iki kere paylaşmak gibi bir huy çıktı şimdi başıma. Sanırsam, bu kadar yazı paylaştıktan sonra elimde bir şey kalmayacak. O zaman “çok hızlısın İlker kardeş” yerine, “uzun süredir mesaj atmıyorsun kanka” gibi mesajlarda gelebileceğini düşünüyorum. Önceleri, bir kişiyi yazılarım veya düşüncelerim ile üzüyor isem, eğer bunu yapıyorsam kendimi mutsuz hissederdim ve ara vermek isterdim.
Şimdi düşünüyorum da; “kimseden bir şey beklemez isen üzülmezsin” cümlesi bana daha bir anlamlı gelmeye başladı. Ben, birileri mutlu olacak diye kendimi üzmediğim gibi -en azından artık yapmıyorum- kimse de benim için bunu yapmıyor.
Yani demem o ki yazılarımdan kırılanlar, düşüncelerimden mutsuz olanlar vb. insanlara ben bir şey yapmıyorum. Ya hak ediyorlar ya da benden fazla şeyler bekliyorlar. Bakınız, yazdığım önceki yazılar ve şimdikiler, ben sadece şuan sizin önünüzde yavaşça büyüyorum. Biraz kafama göre, birazcık etraftaki boş insanların, boş sözlerine göre ve birazcıkta hayatıma anlam katan insanların, yapma dediği şeyleri yapıp sonrada afiyetle işittiğim azarlara göre yaşıyorum. Gökhan ağabeyimizin dediği gibi;
”Hayatta benim /Her anımı yaşadıkça sevesim var /Aldırmam hiç yağmurlara /Benim güzel hatalarım var /Bir an bile vazgeçmedim /Kendi yolumdan”
Ben harbiden yavaş yavaş hayatımı yaşıyorum. Ben, 17 yaşında, ailemden ve akrabalarımdan ayrı 14 saat geçirmiş insanım, ben hayatı yavaş yavaş yaşıyorum be! Bu yüzden, artık söylenilenlere aldırmıyorum, o yüzden her gün yazımı paylaşıyorum, hemde günde iki defa olarak. Arkamdan konuşulanları umursamıyorum ve hak etmeyen insanları merak etmiyorum.Tuğba ablamın ve Aslı’nın bana verdiği tavsiyeler ile hayata tekrardan ve bir dal fazla ile tutunmaya başladım. İnanıyorum, ‘güneşli günler göreceğiz.’ Ama merak ettiğim tek bir şey var. Güneşli günlerde bizi görecek mi? Sevgi ve saygılarımla 🙂 (19.06.16)
İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Beni İnstagram’dan takip etmek için tıklayınız.
İpleri Dolaşmış Uçurtmalar İpleri Dolaşmış Uçurtmalar İpleri Dolaşmış Uçurtmalar İpleri Dolaşmış Uçurtmalar İpleri Dolaşmış Uçurtmalar