Noktası Olmayan Cümleler

Noktası Olmayan Cümleler

Noktası Olmayan Cümleler

Seni bana getiremem.
Henüz sokağın başından tanırsın yalnızlığımı.
Sonra bir ışık kapatırsın, yalnızlığıma bir darbe daha vurulur.
Sokak köpeklerinin başını okşarım, çok sevdim diye ısırırlar beni.
Onları sen eğitmişsindir, çok sonradan anlarım.
Sokağından çıkarım, ışık yanar, perde açılır, bir donuk ifade bakar uzun yola.
Zaten bu uzun yolların ardında kalır her duygu,
Bir tek özlem hatırlanır, bir de gülüşündeki mutluluğum.

Sana gelirsem saygımı yitiririm.
Otobüsler dolar taşar, arkada boş yer var diyen şoförler linç yerler hiç beklemedikleri insanlardan. Üsküdar’da bir gemi batar.
İzmir’den iki kadın yüzer bütün Ege’yi.
Başkenti Ankara’nın elinden alırlar.
En son, ağaçlar ağlar, biz sonbahar geldi sanırız.

Sana gelmezsem, gururum saygımı çiğner çiğner tükürür nal izleri kalmış topraklara, çamur olur her yer.
Kader kapımı kırar, kolumdan tuttuğu gibi sokağa atar beni.
Muhtelif yalnızlıklar içinde kalırım.
Ölüm dizginler bedenimi, düşüncelerime zincirler vurulur.

Bazı aşklar böyledir,
Papatyalar ve güller diye ikiye böler insanı,
Bir yarım kendini bulur,
Bir yarım hâlâ kendini aramaktadır.

Sevmiyorsan sözlerim seni teğet, seviyorsan kalplerimizden iğne iplik geçer.
Ölümün adı unutulur, kefenler sararır yalnızlıklarında,
Bedenim sarmalar bedenini.
Bir ışık hüzmesi düşer yeryüzüne,
Kaktüsün dikenleri dökülür,
Çıplak ayaklarımıza neyin battığını anlamayız,
Tanrılaşırız birden bire.

Yeri gelmişken söyleyeyim, ne tanrı olmak istiyorum, ne şair.
Şairlere de söylerim, artık yeni kelimeler eklerler şiirlerine,
Bizden uzak dursunlar, bir şiir başkalarını götürsün uzaklara,
Bir şiir okumak istersem artık yalnızca dinlerim,
İşte o zaman
Medeniyet girer kulaklarımdan içeri, zehirlenir yarattığım bütün zehirler.
Kader kapımı kırmaz, dayak yemem bilmediğim sokaklarda,
Sen ışığını kapatmak zorunda kalmazsın.
Sonra
Birbirimize gelmek için bir sahil buluruz,
Kulaklarımızda anlamını unuttuğumuz yabancı kelimeler,
Nakaratına eşlik ettiğimiz şarkılar, gülüşlerimizi böler.

İkinci defa geç kalırsak, kader utancımıza güler.
Bağlar ayaklarımızı, gidemeyiz birbirimizden uzağa,
İki ihtimal çıkar yarılan kalplerden ortaya,
Ya zamanın içinde var oluruz ya da zamanın içinde yok oluruz!
Teğet geçersen bu karanlığı, kendim aydınlatacağım,
İğne iplik sararsa kalplerimizi, kaderin kalemi yazmak için geçecek elimize,
Koltuklar istenilen yere konacak, pencere önlerinde küçük saksılar büyümek için bekleyecek,
Ayakkabılarının dibinde ayakkabılarım olacak.

15.12.2022

Noktası Olmayan Cümleler
Noktası Olmayan Cümleler

Öne çıkan ve üstteki görsel Piyapong Saydaung tarafından Pixabay‘a yüklendi.

İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

Noktası Olmayan Cümleler şiirimin seslendirilmiş hâlini dinlemek için tıklayınız.

Noktası Olmayan Cümleler şiirini Spotify üzerinden dinlemek için tıklayınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir