Papatyayı Sevmek
Neden gülü sevip dikenine katlanıyoruz ki? Karşımızdaki bizi, böylelikle daha çok sevdiğini mi görüyor? “Ben o kadar koşturdum, peşimde süründürdüm ama çocuk vazgeçmedi demek ki seviyor” mu diyor acaba? Bu biraz şey oluyor, ilk başta sevgimize inanmıyor, sonra bizi birkaç sınava tabi tutuyor ve sınıyor. Sınavı geçenler mutluluk mu kazanıyor yani? Yok arkadaşım, ben bu işlere artık inanmıyorum pek. Neden gül sevip kendimi üzeyim. Mis gibi de papatyalar var, hem papatyalar ilgilenmeyince soluyor. (Kökünden koptuklarında ki gibi). Ayrıca gerçek aşkı da bana göre onlar biliyor.
Bunu da nereden çıkardın demeyin bana. Yaşımın 17 olmasına rağmen neler gördüm şu aşk hayatında. Kendi hayatımda değil ama başkalarının yaşadıklarından biraz kendim de ders çıkardım. Mesela; “ilk görüşte aşk” iki taraf yakışıklı/güzel olmadıktan sonrasına inanmıyorum. Ya da çıkar ilişkisi olması lazım, -bana göre- öbür türlü sadece bir kere evlilik programında şahit oldum, gerçekten aşık olmuştur dediğim o kadar. Tamam hadi aşık oldunuz ilk görüşte inandım. Bir zamandan sonra patlak verecektir her türlü. “İnsanları tanıyan yalnızlaşır.” (Hz. Ali) Sözünden yola çıkarak bu ilişkilerin pek yürümesine imkan vermiyorum.
Ha olursa güzel olur, inşallah böyle devam eden ilişkiler vardır. Ben ilk görüşten çok, uzun zaman bekleyen insanları daha samimi bulurum. Hem o kadar zamanda güvenini kazanırsın hem de sevmek için birçok nedenin olur. Bu konuda ortak fikrimiz olan Zehra Kirvem’in de dediği gibi; “uzun süre birbirini tanıyan insanların sevgileri hem büyük hem de daha samimidir, düşünsene seni o kadar sene seviyor ve bekliyor.” Gerçekten de bu olmalı; seni, sen olarak kabul eden biri. Bu kadar sene katlanan ya da katlanmak değil de daha başka olarak izleyen, tanıyan ama seninle pek konuşmayan insanlara o kalbinizin en güzel yerini emanet etmelisiniz.

Benim aşktan, sevgiden ve sevgiliden yana son bir umudum canlandı, bugün akşama doğru. Bir papatya, o kadar acı çekmesine rağmen hayattan zevk alabilen, kendini başka işlere vererek oyalayabilen. Ve her şeyi bir anlık bile olsa unutabilen. Kitap gibi konuşan ve gülmeyi hayatından eksik etmeyen, sevmek ve sevilmenin gerçek anlamını bilen, düşüncesinde ve sözlerinde, derin ve anlamlı işler yatan güzel insan. Güzel papatya. “Aşık olunacak çok insan varda, aşık kalınacak olanı zor bulunuyor.” Demişti adını unuttuğum ve gece gece hatırlamakta zorlandığım ünlü bir yazar ağabeyimiz. Beklemeyi seven ben, eğer fazla beklersem kaybederim korkusu içinde izliyorum olup biteni. Sevmek için çok güzel bir gece, bu gece.
Hele de bir papatyayı, dünyaya kitapların içinden bakan papatya. Ah! Şimdi yanında olabilseydim, iki kelime ile anlatırım seni, sana. (İnternette, bir diziden görüp, esinlendiğim küçücük bir an) inşallah bir gün gerçekleşir diye hayal kurduğum; “Kendin olmak ile o kadar meşgulsün ki” biraz sevgi dolu gülücükler -ki her canlandırdığım zaman, karşımda o varmışcasına kendi kendime bir yere sabitlenip gülerim- ardından “ne kadar güzel olduğunun farkında değilsin” demek. Hayallerimin arasına girer.
Bu sefer hayal olarak kalmasını istemediğim için olsa gerek; çok konuşmak istediğim halde susup, onun canını sıkmıyorum. Kaybetme korkusu çok olacak kadar sevmek, alışmak istiyor bu kalp. Bu kalp yorgun, bu kalp mutsuz. Ama bu kalp umudunu kaybetmiş değil. Bekliyorum; Doğru yer, doğru zaman ve doğru kişi… İyi günler dilerim, esen kalın 🙂 (14.07.16)
İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Beni İnstagram’dan takip etmek için tıklayınız.
Papatyayı Sevmek Papatyayı Sevmek Papatyayı Sevmek Papatyayı Sevmek Papatyayı Sevmek Papatyayı Sevmek