Kategoriler
Denemeler

Düşündüklerimiz

Düşündüklerimiz

Hani, hmm şey vardır ya, nasıl desem filmlerde görmüşüzdür ve de oyunlarda büyük savaşlar için bekletilen silahlar vardır ve o silahları aktif etmek için gereken tek bir buton; kırmızı tuş. Yok yok büyük kırmızı tuş dersek daha cezbedici olur. Bizimde hayatımızda o butonu kullanacak insanlar olmalı. Bunu nasıl yapabilirler dersek, çok küçük bir durumda bile olsa size ulaşmak için -ister hasta olun ister dertli olun- ortalığı birbirine katmayı, katmayı bırakın ülkeyi karıştıracak gibi bir durum yaratan insanlar olmalı hayatınızda. Ha, o insanlar bir gün kapıyı çekmeden giderler.

Neden diye sorarsanız mutlu ettikleri için diyebilirim. Aslında nedenini bilmiyorum, sadece kendimi umuda bağladım bir yalandır bu. Gittikleri andan itibaren yarattıkları boşluğu ikinci bir şok dalgasıyla yaşadığımız anılar getirir akıllarımıza. Bu andan itibaren kendimizi alamadığımız o marketlerdeki bedava sucuklar gibi akıllarımıza girerler. -hani sucuğu bir daha alırsak bir şey derler mi ile bir mesaj daha atsam bana karşı tepkisi ne olur, gibi gibi karşılaştırmalar- Ve çıkmazlar oradan, ta ki biz gerçekleri düşündüğümüzü düşünene kadar;

Sebepsiz yere gittiğini düşündüklerimiz var, bizim sebebini bilmediğimiz ama onların bildikleri yolda ilerledikleri şeyler var işte. Bilmiyorum, bilmiyoruz… Tek bildiğim, sonunu bilmediğim bir yolda ilerlemeleri. Birde sebepsiz gidenlerin kalanları düşünmedikleri yol var. Bu yolun nereye gittiğini onlar bile bilmiyorlar, buldukları ilk limana sığınmaları gibi… Hani birde kalanlar var.

Düşündüklerimiz
Düşündüklerimiz

Resim 愚木混株 Cdd20 tarafından Pixabay‘a yüklendi.

Kendilerini arabaların arkasına takılan römork gibi tek bir insanın peşine bırakıp gidenler. Kendisini üzdüğü için başkasını üzenler var. Kaldığı yerden kalkamayan, kendine bile gelemeyenler var, işte bundan sonrası onlara hitaben; -hani onlardan değilseniz ukalalık olacak ama anlamanız pekte mümkün olmayacaktır bundan sonrasını-

Hani böyle kırılmak değil, vurulmak değil ama içimizde ukte kalan bir şeyler var. Başka bir gezegen olsa oraya gitsem, yeni bir kasaba olsun, kimse beni tanımasın ben orada yeni bir hayata başlayayım ya da en olmadı uzun bir yolculuğa çıkmalıyım, diyenler, diyenlerdenim ben. Yoksa bu içimizde duran kırıntıları başka türlü çözemeyeceğimize kendimizi inandırırız. Büyük ihtimalle zaten bu içimizde duranlar bize tek gerçeğin kaçıp kurtulmak olduğuna doğru iter. Biz ise bu durumda kalıp savaşmanın zor olduğunu düşünür çözümü her zaman uzaklarda ararız.

Hani derler ya dünyadaki en uzak yer sırtımızdır. İşte çözüm orada, sırtımıza giden en kolay yolu düşünürsek, bu içimizde duran kırıntıları yok edebiliriz. Bana göre sırtımıza ulaşmak için en kolay yol uzanmak, sonra da yatıp uyuruz tüm bu sıkıntılar bir sonraki uyku saatimize kadar içeride bir köşede kalır. Biz ise onun gitmediğini sadece artık gündüzleri bizi rahatsız etmeyeceğini anlarız, gece aklımıza gelse bile bu sıkıntıları bize bulaştıran insanı çok sevdiğimizi unutmamak adına beraberimizde taşıdığımız gerçeğine ayak uydurmaya başladığımız andan itibaren bazı şeylerin anlamları ortaya çıkar, sevgi ve umutla kalın, güzel günler bizi bekler 🙂

İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

Beni İnstagram’dan takip etmek için tıklayınız.

Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz Düşündüklerimiz


Kendi İçine Yazar sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir