Kaktüs Olmak

Kaktüs Olmak

Puslu bir akşam üzeri; adını, sanını şarkılarının isimlerini bile bilmediğim biri benim acımı en güzel şekilde tasvir ediyor. Beni tanımadan milyonlarca kilometre öteden kalbimi kazanıyor. İnsanların yaptığı hataları o telafi ediyor, onların yerine gelip benden özür diliyor ve ben de böylelikle kolay kolay insanları affediyorum ama asla unutamıyorum.

Bugün de anlattığım zaman hafızalara iyice kazınan Müjgan yüzünden düştüğüm kötü duruma, etrafım tarafından milyonlarca kez “nasılsın” kelimesini duymak isteyip bir kez dahi sorulmayan, hayatımın hep beklemekle geçtiğini, bu durumun hiç düzelmeyeceği duygusunu kuvvetli bir şekilde hissettiren ve her zaman bu yolda yalnız yürüdüğümü öğreten insanlara teşekkür ediyorum. 21 Eylül 2017 kalbimdeki ateşin tekrar közlendiği, kendimi hangi köprüden denize atsam da yüreğimdeki kor aleve bir su serpilse dediğim zamanlardan geçtim.

Kaktüs Olmak
Kaktüs Olmak

Resim 愚木混株 Cdd20 tarafından Pixabay‘a yüklendi.

Hiçbir insan hiçbir insanı durduk yere terk etmezdi. Hiçbir insan hiçbir insanı o içerisini sevgiyle doldurduğu kalbi parçalanmış bir şekilde bırakarak gidemez. Anayasaya eklensin. Büyük bir suçtur. Çünkü insanlara öyle şarkılar, öyle şeyler yazdırıyorlar ki, acısını konuşarak değilde sadece yazarak yahut çizerek anlattırıyorlar. Bunları yapıyorlar ama içeride kalanları bir türlü dışarı çıkartamıyorlar.
Bir rivayet var, doğru anlatabilirsem bence okuyanlarda düşünerek bir şeyler çıkartabilir;

Dışarısı taş duvarlarla örtülü küçük bir kale içerisinde yaşayan, yıllar yılı aşkın süredir etrafında çiçekler, ağaçlar yetiştiren ve hiçbir koşul altında kalmadan, karşılık beklemeden yaşayan dikensiz bir kaktüs varmış. Gündüzleri uyur, öğlenleri gezer, akşamüstüleri öğrenir ve geceleri aşkı tarif edermiş. Gezdiği on binlerce insandan feyz alır yine kendi bildiğini okurmuş. Yıllar yılı zaman sonra çiçeklerin başkalarına da açtığını, ağaçların dallarında başkalarının sallandığını, gölgelerinde başkalarının da dinlendiğini görür olmuş. Hiç karşılık beklemese bile kendisini böyle bir şey görmediği, gördüğü değerlerin tümünü kaybettiğini düşündüğü için karşılaştığı bu haksızlığa kaktüs çok sinirlenmiş.

İlk önce dikenlerini çıkartıp isyan etmek istemiş olsa dahi dalları kıramayacak, çiçekleri kopartamayacak kadar da naif bir kaktüsmüş. Günler geçerken kaktüs düşünmeye, dikenleri de beyazlamaya başlamış. Beyazladıkça herkesten kaçmış ve etrafına yağlı duvarlar örmüş. Ördüğü duvarların dışına bir ip ve ipin içine küçük bir not kağıdı koymuş. Uzaktan gözükmeyen not kağıdı gelen hiç kimseye kendini belli etmemiş. Çünkü her gelen ya ipin ucunu kısaltıp gidiyormuş ya da ipten yardım alarak tırmanmaya çalışıyor ve içeriyi merak ediyormuş. Hiçbir kimse ipin içindeki not kağıdına erişememiş. Bir rivayete göre not kağıdını bulan başka bir kaktüs, onu anladığı dilde, başkasına ipucu vermek adına ipin ucuna bir not ekleyip oradan ayrılmış;

Sevmek, sahip olmakla ilgili değildir. Sevmek, değer vermekle ilgilidir…”

İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

Beni İnstagram’dan takip etmek için tıklayınız.

Kaktüs Olmak Kaktüs Olmak Kaktüs Olmak Kaktüs Olmak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir