Romantik Hırsız Filmi
Romantik Hırsız Filmi, 14 Mart 2024 tarihinde Netflix platformunda yayınlanmıştır. Yönetmenliğini Recai Karagöz’ün yaptığı filmin senaryosu Pelin Karamehmetoğlu’na aittir.
Romantizm türündeki bu film 16 yaş ve üzeri için uygun olup 1 saat 39 dakika sürmektedir.
Filmde orijinal ses Türkçe’dir. Eğer isterseniz İngilizce dublaj seçeneğinden, oyuncuların İngilizce sesleriyle de filmi izleyebilirsiniz. Aynı zamanda filmde Arapça, Türkçe, İngilizce, Yunanca ve Ukraynaca alt yazı seçenekleri de mevcut.

Romantik Hırsız Filmi Konusu
Film, Budapeşte’de çalınan tabloyla başlıyor. Bu tablonun peşine de iki Türk İnterpol Polisi düşüyor. Bu hırsız, zaten daha önce çaldığı birçok “aşk” temalı tablonun üzerine aranan birisidir. Hırsızın peşinde olan polislerden kadın karakter Alin, henüz polis olmadan önce Paris’te sanat tarihi bölümü okurken iş insanı Güney Arat ile sevgilidir. Ayrılıklarından sonra İnterpol Sanat Suçları Birimi’nde çalışmaya başlamıştır. Son Budapeşte olayından sonra da peşine düştüğü hırsızın, eski sevgili ve şimdi ki zamanlarda milyarder Güney Arat olduğunu düşünmektedir. Ve bu andan itibaren olaylar hem aşk hem de gizemli bir şekilde devam edecektir.
Romantik Hırsız Filmi Eleştiri
Film çok hızlı başlıyor. Hırsız tek bir resim çalıyor ve İnterpol polisleri sanki bir sonra ki resmi kendi çalacaklarmış gibi hırsızın bir sonra ki çalabileceği tabloyu, 2 resme kadar indirgeyebiliyorlar. Oysa kendileri de söylüyor bu kadar çok eser arasından nasıl bulacağız? İki kere filtreleme yapmalarına rağmen yine de birçok eser varken, kolayca buluyorlar sırada ki çalınacak eseri…
Uzun zamandır bu hırsızın peşindeler diyebilsem, yani öncesini gösteren, anlatan bir durum olsa diyebilirim ki hırsızı kolayca anlayabiliyorlar. Fakat bunu destekleyen bir durum da yok. Yalnızca başlangıç kısmında birçok müzeye girildiği mesajı veriliyor. Ama bu yeterli olmuyor. Çünkü büro sahnesinde de yine önce ki eserlere atıfta bulunacak bir detay göremedim.
Bu arada hırsız; kalabalık bir sergide, gündüz vakti tabloyu çalabilecek ve elini kolunu sallayarak dışarı çıkabilecek kadar profesyonel. Tam da bu vakitte hırsızı kovalayan Alin komiser, aralarında bayağı bir fark olmasına ve kapıda güvenliklerin orada oyalanmasına rağmen dışarıya çıktığı gibi silahına sarılıp, hırsızı vurma mesafesinde olabiliyor. Sanki bu detaylar, Romantik Hırsız filminde atlanılmış detaylar gibi duruyor. Ha bu arada hırsızı o an tanımasa, hırsızın o olduğuna emin olmadığı hâlde vurabilecek bir ciddiyet katıyor filme.
Bir dipnot daha düşeyim, Alin karakteri silahıyla gayet rahat bir şekilde, ister bir sahilde, ister de bir müzede rahat bir şekilde, herkesin gözüne soka soka gezebiliyor.
Güney Arat’ı yakalama fikrini basit bir şekilde tanımlıyor Alin komiser. Gerçekten de Budapeşte’de henüz değeri anlaşılmayan ressamın tablosunu çalmasıyla başlayan bu film, biraz basite indirgeniyor ama yine de söylemeliyim ki bu yakalama fikri bana ilginç geliyor. Çünkü henüz sanat tarihi öğrencisi iken bu iş insanı ile sevgili olan Alin komiser, İnterpol’de çalışmaya başladıktan sonra ki hâliyle aynı ilişkiyi yeniden deneyimleyecek ve aynı zamanda bize aktarabilecek. Bunun yanı sıra da zekasıyla ön planda olan Güney karakteri acaba Alin’in kim olduğunu anlayabilecek mi sorusu merakımı tavana çıkartıyor.
Filmin başında görmediğimiz detaylar film devam ettikçe ortaya çıkıyor, aslında bu hırsız Marsilya, Roma, Sofya gibi birçok yerde sanat eserlerini çalmış. Fakat eleştirdiğim nokta neden bunu bize ilk 15 dakikadan göstermediler. İlk hırsızlıktan sonra, sanki bu ilk defa yapılmış bir hırsızlık mesajı verdiler. Daha önce çalınan eserlerin ortak noktasının “aşk” teması olduğu vurgulanıyor. Fakat yazıcıdan çıkan eser görüntülerini biz kamerada net bir şekilde bile göremiyoruz. İlk 15 dakika bana bir an önce filme girmek için aktarılan bir sinopsis gibi geliyor.
!!! Detayları atlamış olabilir miyim diye yeniden izledim ilk kısmı. Fakat yalnızca yazıcıdan çıkan ve kamerada izleyiciye gösterilmeyen, son çalınan eserle aynı teması olduğunu söyledikleri bir kısım yer alıyor. Ha bir de aşk temasının yanında çalınan iki tablonun alegori olduğunu söylüyorlar. Fakat bu kısım da bize ipucu veren bir detay değil.
Alegori; Bir düşünceyi, davranışı veya eylemi daha anlaşılır hale getirmek için simgeler, sembolik ifadeler ve benzetmeler kullanarak görselleştirme süreci olarak tanımlanabilir.

Yine göze çarpan bir nokta da Alin’in, Günay Arat’ı iş üzerinde yakalama merakı ve bununla ilgilenirken kimsenin onu fark etmemesi. Diğer müzelerde olduğu gibi Prag’daki müzede de kameraların olması ve daha önce kameralardaki kayıtları silen ekibin buradaki müzede hiç gözükmemesi. Eğer kameraların silinmesi için Güney Arat’ın hackeri bilgisayar başında olsaydı, bu kayıtlar silinirken Alin’i fark edebilecekti. Fakat burada kameralarla ilgili olan kısmı “hadi neyse” diyerek geçtiğim zaman bu sefer de hırsızın müzeden eli boş çıkmış olmasına rağmen filmde geçen kovalamacayı neden izledik sorusunu soracağım, yakalamış olsaydı ne olacaktı? Elinde hiçbir delil yokken ne sıfatla onu yakalamış olacaktı ki Güney Arat, sevgilisini karşısında görünce ne tepki verecekti?
Hiçbir şey olmamış gibi İstanbul’a dönmüş olmaları aklıma hemen şu üç soruyu getirdi; bu iki sevgili beraber gittikleri Prag’tan ayrı mı döndüler? Bu adam sevgilisine, onun için hazırlattığı Prag turuna katılmadığını neden merak etmedi? Yoksa Prag turunu, kendisini kovaladığı zaman mı attırdı?
Alin komiserin kendisinden emin ve hırslı tavırları ile bir hırsızlık daha başarıyla sonuçlanıyor. Eğer İstanbul’daki İnterpol başkanına, bu adamın peşinden gidecek delilleri sunarsan elbette ki sana bu soruşturma için destek olacaktır diye düşünüyorum. Ama filmin başından beri inatla, sanat tarihi bölümünden İnterpol’ün Sanat Suçları Birimine gelen Alin’i göze zeki ve işinde birçok sorunu çözebilmiş bir Holmes edasıyla göstermeye çalışıyorlar. Bu inat yüzünden de filmde birçok açık meydana çıkıyor.
Film boyunca bu kadar zeki olup, her hırsızlık planının ince detaylarını düşünen hatta bakkaldan ekmek alır gibi müzelerden tablo çalan bu insanın, karşısına bir anda çıkan eski sevgilisi hakkında her şeyi olağan karşılamasına çok şaşırıyordum. Bunu da filmin ilerleyen zamanlarında, aslında olayın başka şekilde olduğunu gösteren sahneyle doğrusunu öğreniyoruz. Fakat yine de bu detayları düşünmemizi gerektirecek ara sahneler ya da küçük dönemeçler koyulabilirdi. Bunlar olmadığı zaman bana, filmin sonunda bir şeyleri bağlamak için o an yazılmış bir senaryo gibi geldiğini söylemem gerekiyor.
Elbette ki eleştirilerimi ve merakımı giderecek cevapları filmin sonuna doğru aldım. Fakat neden bunları filmin sonuna doğru gördüm? Çalınan tablonun saklanma yöntemi gerçekten de ince düşünülmüştü. Fakat bunu daha önceden görmek iyi olmaz mıydı? Neden değersiz tabloları çaldığını öğrendiğim zaman evet sonlara doğru söylenebilirdi kısmına katılıyorum. Fakat filmde birçok merakı giderecek, basit bir filmden ince düşünülmüş, özenle hazırlanmış bir yapıt diyebilmem için aradaki eksiklerin zamanında söylenmesi gerekiyordu. Ya da yüzde elli bilgi sağlayıp, izleyicinin kalan kısımları değerlendirmesi ve sonunda gerçeği öğrenmesi gereken, yorumlatmaya dayalı bir şeyler izleyebilirdik.
Son kısımlara gelmeden önce en büyük soygun diyebileceğim Faysal Varlı’nın evindeki tablonun çalınması kısmında, Güney Arat’ın gerçekten profesyonel ve zeki olduğunu gösteren kısmın, filmde belki daha erken gözükmesi sağlanabilirdi. Çünkü buradaki ince detaylar; bu soygunun nasıl yapılacağı konusuna, bir tablonun hiç kimseye fark ettirmeden nasıl çıkartılacağına gerçek cevaplar veriyor. Buradaki inceliği takdir ediyorum. Fakat yine de şu eleştiriyi yapamadan edemeyeceğim; soygun bir anda nasıl başladı? Sanırım Maskeli Beşler Kıbrıs filmindeki soygundaki gerilimi daha fazla hissetmiş olabilirim…
Son olarak Faysal’ın evinden çalınan tabloda oraya Faysal’ı uyarmaya değil de polislerle gidilecek olsa, zaten iş üstünde yakalanmış olacaktı. Tabii filmde anlatılmaya çalışan bu olmadığı için bu detaylar atlanılmış oluyor. Aşk güzel ifade edildi filmde ama anlatılmak istenen aşk mıydı bilmiyorum. Madem Faysal uzun süredir aranan bir suçlu ve yakalayamıyorsunuz, Güney Arat’tan yardım isteyiniz gibi bir duyum almışlar gibi geldi bana.
Filmde atlanan bir detay da tabloların yerine konan taşlardı. Bir anlam yükleyemiyorsanız buraya, belki de farklı farklı nesneler konulabilir miydi diye düşünmeden edemiyorum…

Romantik Hırsız Filmi Oyuncuları
Birkan Sokullu – Güney Arat
Esra Bilgiç – Alin
Fırat Tanış – Faysal Varlı
Ushan Çakır – Ozan
Hakan Ummak – Ömer
Nil Keser – Vera
Osman Alkış – İnterpol İstanbul Başkanı
Romantik Hırsız Filmi Fragmanı
Kül Filmi Eleştiri yazısını okumak için filmin adına tıklayabilirsiniz.
Filmi izlemek için tıklayınız.
Daha fazla içerik okumak için tıklayınız.
Kendi İçine Yazar sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.