Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık

Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık

Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık

Yazmak, yazmak mutsuz geçen gecelerin, umutsuz yarınların en güzel ilacı olsa gerek. Şimdi ise  bazı şeyler daha bir anlamlı. Eskiye bakıyorum ve şimdiye. Çok benziyoruz, hak veriyorum. Mantıklı işler değilmiş, aklım başıma geldi. Nasıl desem garip bir duygu. Atsan atılmaz bir şey. Uyusan zaten geçer diye düşünürsün, yok o da olmuyor. Belki uyuyabilseydik geçerdi, ben uyuyamıyorum ama. Bu, bu farklı bir şey. Diyorum ya işte atsan atılmıyor, uyuyabilirsen eğer geçiyor.

Bu uykusuzluk sıcaktan olsaydı keşke. Yani öyle acımızın, yaramızın sıcaklığı değil, bildiğimiz havanın sıcaklığı yüzünden olsaydı, bazı şeyler daha güzel olurdu. Artık bazı şeyleri doğru düzgün yapamıyor ve kelimeleri seçemez oluyorum.

Tam kurtuldum diyorum, hadi bu sefer oldu inşallah mutluyuz diyorum. Sonra, uçmak için hazırlanıyorsun, yakıtın yok. Sonra onu tamamlıyorsun, kanadın kırık. Onu sarıyorsun, güvenin eksik.

Yani demem o ki düzelmiyor, alışıyorsun. Sonra acıya karşı bağışıklık kazanıyorsun ve bir daha kim oraya dokunursa dokunsun hissetmemeye başlıyorsun, kimse yakamıyor canını. Hayat bu işte, bu döngüyle devam edip gidiyor. Bundan iki gün önce yani 19 Haziran, yazmak işini askıya almak istedim, bunu bir yerden duyurdum ve gördüm, karşı gelen olmadı. Sonra bugün yazmadan yapamadığımı fark ettim. Bu ise bana antibiyotik içmek gibi geliyor. Beni bir yandan iyileştiriyor, bir yandan ise zarar veriyor.

Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık
Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık

Resim 愚木混株 Cdd20 tarafından Pixabay‘a yüklendi.

Çünkü yazarken kendimle baş başa kalıp olup bitenleri düşünüyorum, kimin haklı olduğunu sakin bir kafa ile düşünmeye çalışıyorum. Bazen ben haklı çıkıyorum, evet çıkmasına çıkıyorum ama elimden geleni de yapıyorum. Belki hatayı ben yapmışımdır deyip daha ayrıntılı bir şekilde düşünüyorum, kendimle baş başa dakikalar hiçte güzel değil bu sıralar. Bundan sonra ise yazılarımı paylaşmamaya ve birisi adına veya ona hitaben yazı yazmamaya karar verdim. Bu onura gerçekten layık olduğumu görmedikçe yazmayacağım artık.

Bazen ise her şeyi kapatma isteği geliyor ve bu ara, ara sıra değil, sürekli oluyor. Eski sıkıcı hayatıma dönmek istiyorum sadece, kimsenin beni pek tanımadığı ve merak etmediği hayatım. Yoruldum galiba, ben de tam ismini koyamadım buna. Paylaşmayacağım yazılarımı evet, beş kişi merak edip, neden yazmıyorsun diye sorana kadarda paylaşmayacağım. Evet, o beş kişi gelmedi, bir kişi geldi. O da; ”Yazılarından haber gelmedi” dedi. Sağolsun Fizik Hocam sordu. Onun hatırına ve birazda kendi isteğimle paylaşıyorum.

Gecenin 1.40’ı ve ben derin düşünceler içindeyim, ondandır mutsuzluğum ve umutsuzluğum, yarınlara ondan bakamıyorum, boyum kısa olduğundan falan değil.

(02.10) Peki olgunlaşmak mıdır bu? Yani, eskisi gibi hiçbir şey hissedememek, kalbini hareket ettirememek, bir şeyleri iteleyerek ya da sürükleyerek götürmek. Olgunlaşmak nedir hiç mi hiç bilmiyorum. Böyle olmak falan, bilmiyorum belki öyleyimdir farkında değilimdir. Bu olgunlaşmak konusunu hiç anlayamadım ben, böyle olunca insanlar mutlu olabiliyor mu peki? Bunu merak ederim ben veya gurur yapınca mutlu olabiliyorlar mı? Ben, aşkta çocuksu davranmadıkça mutlu olunduğuna inanmıyorum.

Sürekli konu değiştiriyorum, farkındayım. Her konunun arasına bir iç çekiş ve iki boşluk atıyorum. Ben, yaptığım hatalardan sonra insanlardan özür diliyorum. Hata yapmasam bile saygımdan ödün vermemek için özür diliyorum, nasıl bir vicdan varsa öyle veya böyle rahat edemiyorum. Uyuyamıyorum. Bilmiyorum neden. İnsanların beni umursamamasına da ses çıkarmıyorum artık. Sadece, yavaştan sessizce yol alıyorum, yoluma bakıyorum.

Bakın; hayatımın belli noktalarında yanımda olan insanların bana böyle kötü davranması veya yokmuşum gibi geçip gitmesi hiç hoş bir durum değil, ama bir şey diyemiyorum, demek de istemiyorum zaten. Nasıl olsa, belkide bir daha göremeyeceğim insanlar. Karşımdaki insanlardan bazıları bana; ”Karşılık bekleme benden” dedi resmen. ”İyiliklerini karşılık bekleyerek mi yaptın?” dediler. ”Hayır, seni sevdiğimden yaptım, üstüne o kadar haksızlık görmeme rağmen bırakmadım ama artık yoruldum.” diyemedim.

Haksızlık yüzünden sesimi çıkarttığımı söyleyemedim. Herkes bir yandan da istiyor ki annem gibi sevsin beni, sesini çıkarmadan, hataları görmezden gelerek, falan filan. Bana göre bunu istiyorlar, yaptığım gözlemlerimden sonra bunu söylüyorum, güvenilir kaynaktan yani. Biraz ego yapmış olabilirim, ama öyle. Daha önceki yazılarımda egolarımdan bahsedip, sadece 2-3 tane ile sınırladığım için ve size söz sahibi vermediğim için özür dilerim.

Hayatınıza girip iyi veya kötü şeyler yaşattığım için özür dilerim, belki de sevginin ne demek olduğunu bilmeden sevdiğim için özür dilerim. Her seferinde gelmeyecek olanı bekleyip kendimi üzdüğüm için özür dilerim. Ve son olarak; size bu yazılarımı, ”Hayır ben tek başıma yazıyorum” dediğim için özür dilerim. Tek başıma yazmadım hiçbir yazıyı.

Okuduğunuz hikâyelerin veya yazıların, tek bir yazarı yoktur, iki yazarı vardır. Birincisi bu acıyı yaşatanlar, ikincisi ise bunu kurgulayanlar. Ben kurgulayan kişi olarak yazdım. Yani hikâyeler bana ait ama tek başıma yazmadım, bunu size söyleyemediğim için ve şimdi söyleyerek geç kaldığım için özür dilerim. Bu hayattan tek gördüğüm, tek olarak kısıtlamayalım, daha fazla gördüğüm kadarıyla, bakın içtenlikle söylüyorum; hiçbir öğüdün anlamı ifade etmiyor. Yaşamadan kabullenemiyor insan, yaşamak gerekiyor.

Ondan sonra anlıyor ve alışıyorsun. aynı yerlerden geçmemeye başlıyorsunuz ve tuzakların yerini ezberledikten sonra kimse canınızı yakamıyor. Şuan dışarıda yağmur yağmasını istiyorum ve; ”yazmayı bırakıp, yağmuru izlemeye gideceğim” diye size yalan söylemeyi kendime yediremiyorum. Belki de bu sözü vicdanıma geçiremiyorum.

Beni bu zamana kadar sıkılmadan dinleyen kişi, şuan senin bunu duymaya hakkın var belki de. Ben yazıyorum, ne kadar kişi sonuna kadar sıkılmadan beklemiştir bilmiyorum ama yazıyorum. Şimdi de söylüyorum; ”Vicdanı olmayan insanlar mutlular.” Ben ise mutlu olmaktansa vicdanının olmasını isteyen kişiyim. Saygı ve Sevgilerimle 🙂

İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

Beni İnstagram’dan takip etmek için tıklayınız.

Öne çıkan resim 愚木混株 Cdd20 tarafından Pixabay‘a yüklendi.

Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık Denizin Ortasında Sessiz Bir Kayık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir