Bir Önemi Yok

Bir Önemi Yok

Ölüm ağırlığının başka bir adı bu. Üzerimdeki şeyden bahsediyorum. Hafif gibi gözüken ama geceden geceye nüfuzuma işleyen, adı sanı belli olmayan ve bir o kadar da bilinen bir hüzün. Hafif bir kırgınlık, neye olduğunun önemi yok. 20 yıllık hayatımın son 7 senesinden beri hissettiğim, artık bir şeylerin farkına vardığım ve ‘ben’ oluyorum dediğim andan itibaren canımı acıtan şey bu. Bunun adı yalnızlık. Yalnızlık kelimesinin anlamı ve amacı üstümde geziniyor. Beynimde dolaşan karıncalar bu durumu bana anlatıyor.

Bir imtihan yahut bir görev. Bütün bunların tek bir amacı var ya da yok. Artık bunun da önemi yok. Bütün bunları aşabildim, aşıyorum ya da aşacağım, inanın bunun da önemi yok. Tüm bunların önemi var ya da yok. Biliyorum, sizin için bunun da önemi yok. Çok kelime oyunu yaptın kafam karıştı diyenler, bunun benim için bir önemi yok. Anlayan bir insan var ya da yok. Bu insan artık beni anlayamıyor, üzülse bile benim için bir önemi yok. Farkındayım. Bunu düşünüp, insanlara söyleyemediğinizin farkındayım. Yazdıklarımın farkındayım. Yangınlar içerisindeki yezidliğinizin farkındayım. Yazdıklarımı anlamadığınızın farkındayım. Okumadığınızın farkındayım.

İnsan olarak kendime hep her şeyi bilmek ve her şeyin farkında olmak istediğimi söylerdim. Sanırım insan gerçekten bunu bilince yaşlanıyor. Büyümek olarak yaşlanmak değil. Anlamak için kafa yormadığınızın da farkındayım. Bir şeylerin artık eskisi kadar umursanmadığının farkındayım. Fakat açıkladım. Bu açıklamayı sizin için yapmıyorum, kendim için yapıyorum. Yalnızlık bana bu alışkanlığı getirdi. Ara sıra ayna karşısında: “Nasılsın İlker” diye soruyorum, kendime. Arada sert çıkıyorum, böyle cevap verilmez diyerekten. Kendime kızıyorum, susma artık diye ve güldürüyorum kendimi, hayatta en çok sevdiğim insanı güldürürcesine. Alıştım bu duruma, alıştım. Alıştım kelimesinin ağırlığı yüzüme sert bir top gibi çarpıyor. Çaresizliğime ağlıyorum. Yani özde ağlıyorum, sözde ağlamak değil. Şarıl şarıl gözden yaş dökmek değil.

Sessizce, kimsesizce, başımı kendi omzuma yaslayıp kuru gözyaşları döküyorum. Gözyaşları ağır bir mermi gibi saplanıyor, yaralıyor düştüğü yeri. Ara sıra kalkamıyorum. Biliyorum bunun da önemi yok. Biliyorum. Çünkü olsaydı, insan olsaydı diye düşündüğünde bile aklına birçok çare geliyor. Olmayacaksa bahaneler hep hazır. Bilmek konusuna bile el atmak istiyorum. İnsan bu kadar bilmemeli, farkında olmamalı, insan bazen cahil kalmalı. Kıyısından geçip okyanuslara açılacak gemilere, insan bazen gerçekten cahil kalmalı. Neyse, bunun da bir önemi yok.

Bir Önemi Yok
Bir Önemi Yok

Diğer yazılarıma ulaşmak için tıklayınız.

Son yazıma ulaşmak için tıklayınız.

Öne çıkan resim Piyapong Saydaung tarafından Pixabay‘a yüklendi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir