Kabulleniş
Sakın kendini çıkamayacağın bir kuyuda hissetme!
Kuyuyu derine doğru kazmaya devam edebiliriz. Peki, kuyudan çıkmak zorunda mıyız? Kuyu dibi denilen yer yani dip dedik diye kötü mü olacak? Kuyuya evim diyebilir miyim? Tüm bunları kabullenebilir miyim?
Nefret, tek başınalık eylemi. Nefret, kabullenmek zorunda hissettiğin an ortaya çıkan enerjiye verilen isim. Nefret, bir soğukluk hissi. Yüzleşme esnasında ortaya çıkabilecek daha kötü bir enerjiden kaçmak. İçerisi cayır cayır yanıyor ama üşüyorum. İşte nefret bu.
Sakinliğe neden olan bir his. Seçmek zorunda olduğun yollardan, hiç girmek istemediğin patika, nefret.
Vücudumdaki en güçlü enerjiymiş.
İnsanı boş bir duvara saatlerce baktırabilecek gerçek, düşüncenin kanseriymiş.
![]() |
| Kabulleniş |
Resim 愚木混株 Cdd20 tarafından Pixabay‘a yüklendi
İnsanın bamteli varmış. Aynı patavatsızlığa defalarca katlanınca öğrendim. Sinirlerin bir teli olduğunu, müsamaha gösterebilecek durumların sınırları olduğunu, bu sınırları da gururların ve duruşların çizdiğini öğrendim. Bu sınırları genişleten insanların da sevgisinin ve saygısının büyüklüğünü gördüm. Yücelik kavramı da sınırlarla çevrili bu resme uygun bir tanım oluyordu. Resim sabrın sınanmasıyla yıllarını geçirirken, sabrın bittiği yerde çatlaklar oluşuyordu.
Sabır bitiyor ama evrelere ayrılmış bir şekilde bitiyor. Bu sefer vazgeçtim diyor insan, aslında her seferinde vazgeçmeye çalışması, sabrının evrelerini anlatıyor. Çatlakları eliyle birbirinden ayırınca, aradaki ince teli görüyor. Aslında sınırlar, birbirine ince tellerle bağlıymış. Tellerin arasında bir tanesi var ki en güçlü olanıymış.
İşte bam teliyle tanışmam da o son telin kopmasıyla meydana geldi. Son bir gerilme, çatlakların arasından kendini gösterdi. Tanımladığım o radde bir düşünce olarak kafamın içine girdi. Daha önce tanışmadığım birkaç sözcük olarak kendini dilimde türetti. Farkındalık olarak kalmadı, iki kelime ayaklandı da karşımda iki ayaklıya büründü. Kılı kırk yardım da anlatamadım iki ayaklıya derdimi. Yıkıldım karşısında, tükendim. En sonunda da kabullendim. Kabullenince fark ettim. Kılı kırk yarmak afili bir cümleden öteye gidemiyor. İnsan en son kendisini dinliyor.
Sevgili kendim;
Sana münzevi bir hayat diliyorum.
İlker Has’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Kabulleniş Kabulleniş

